KULAKSIZ
Köyde bir bekçimiz vardı,
Kulaksız mevlüt adı
Yoktu kulağının yarısı,
Herhalde ordan almıştır o lakabı
Allah yinede esirgemesin rahmetini
Çevirmediği fırıldak kalmazdı
Her şeyi o çalar,
Ama köyün bekçisi
Önünde bir eşek,
Sırtında heybesi,
Ne bulsa onu çalar
Konuşmasıda şöyle peltekti
Ş. harfine .S. derdi
Ben kendi bahçemde,
Kuzu otlatıyom bir baktım geldi
Bana doğru şöle yaklaşdı
Ulan essolesek sen falan,
Yerden geçerken,
Bostanlara zarar vermissin ,
Deyip bastı tokatı.
Ben salya sümük ağlarken.
Hem kendimi savunuyom.
Hem kuzuları topluyom
Hemen uzaklaştım oradan
Meğer amacı başkaymış
Kuaksızın
Gözüne kestirmiş bizim bahçeden,
Bir ağaç elmayı
Ben daha yakınlardayken,
Hemen daldı elmalara
Toplayıp doldurdu heybesini,
İşi bitti.
Birde kendine has şarkıyla,
Eşeğine binip,
gitti .
İŞTE TÜRKÜSÜ
Elmaları toparladım dalından
Sahibini yolladım iki tokatlan
Eseğe binip gessem ırmaktan
Yolumu yakın etsem uzaktan.
Bu günün kısmeti elmadan oldu
Herkeste elma çok benim yoğudu
Elmasız bırakmam coluk cocuğu
Tövbe etsem affedermi Allahtan?
26 Nisan 2014 Cumartesi.
Şair : Süleyman Özpınar.
Bu şiirin her türlü telif hakkı kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin almadan kopyalanması 5846 sayılı fikir ve sanat eserleri yasasına göre suçtur.