GÜRÜN'DENMİ
GÜRÜN'Ü HAYALEDERKEN
Kafamı koyarım yastığa geçmez saatlar.
Gürün gözümün önünde dönmeye başlar.
Sanki Kale sinamasında,
Bir filim seyreder gibi canlanır.
Orda geçen günler ve hatıralar.
Bahçelerde yapılan o düğünler.
Düğünlerde çekilen çeşitli halaylar.
Halaydan sonra oynanan sisinnler.
Sinsinde kızışan bazı okkalı yumruklar.
Her ağaç altında kurulan masalar.
Ve kasalarla yenilen elma armutlar.
Gözümün önünden hiç gitmeyen anılar,anılar..
Düğünlerde pişen çeşit çeşit yemekler.
Ayranlı çorbalar,farklı farklı sarmalar.
Etli bulgur pilavı,
Yanında ayranlar,hele bir tasta erik hoşafı.
İnan o lezzeti birdaha bulamazsın bir yerlerde,
Evlerde yapılan içli köfte,sümündür aşı.
Isbanaklı Çörekler,Patatesli Kömbeler,
Ekşili köfteler.Yumurtalı cılbır,
Sabah kahvaltıda kuymak veya un helvası.
Bunları sayarken bile inan içim cız eder.
O mis gibi kokusuyla tandır ekmeği.
Topak ekmek,çarşaf gibi duran açık ekmeği.
En son anlarda hazırlanan kirtişli ketesi...!
Ya o tandırda oluşan közün sonuna doğru,
Küller içine gömülen patatesleri
Piştikten sonra bulgur gibi dağılır,
Ağıza alındığında o lezzeti kim unuta bilirki?
Şarkılarla türkülerle kesilen ev eriştesi.
Tencerede bir başka kaynar bir başkadır güzelliği.
Ramazanda atılan o top sesleri.
Şuğul kayalara vurur yankısı,
Ta Gübün'den,Telin'e kadar duyulur sesi.
Gürün'ün en önemli simgesi,
Olarak bilinen ulu cami.
Adeta dolup dolup taşar,belli olmaz gündüz gecesi.
İlçeyi tam ortadan ikiye bölen ve sessiz sedasız akıp
Fırata ulaşma aşkıyla giden tohma çayı.
Hep kulaklarımdadır onun o ahenkli şırıltısı
Karşı dağlarına baktığımızda Hitit kalıntıları.
Yıkık dökük kaya mağraları göze çarpar.
Hemen yanı başında eski bir ermeni kilisesi.
Gürün'le özdeşen eski hamam vardı,yok olmuş şimdi.
Ne hamam kalmış nede Fevzi emmi.
Hiç durmadan akan o buz gibi pınar önü çeşmesi.
Ne güzel olur o yanı başındaki zincirle bağlı tastan su içmesi.
Uzun yoldan gelmiş içinde yanmışsa ,
Daha bir başkadır onun tadı.
Çarşıya doğru ilerlerken
Hacı Muratın.Kulak çınlatan naraları.
Kapı önlerine taburesini koyup oturan o güzel esnafları.
Selamlayıp geçersin,
Bazıları tebesüm edip kalpten gülümserken.
Bazıları hafiften ayağa kalkar asaletten.
Sıkılırsın çarşı pazardan çıkmak istersin dışarı
Gökpınara gitmek istersin değişiklik olsun deyi
Orda yapmak istersin bir ala balık mangal keyfi
İşte o gününde orda geçer agalar gibi.
Seyredersin turkaz maviyi.
Yaşarsın unutulmaz günlerin en iyisini.
Yarının var daha bakalım geride,
şuğula doğru vavaş yavaş ilerle.
Doyamazsın şuğul kanyonunda yapılan gezi keyfine.
Hepsi bir rüya gibi aklım hep orda kaldı.
Oturup düşünürsün hep tırmalar kafayı
Çekip gitmek istersin ama bulamazsın o fırsatı
Sanırım ben özledim benim sılayı.....
Şair:Süleyman Özpınar.Şiirin Hası.15.04.2018.
Bu şiirin her türlü telif hakkı kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin almadan kopyalanması 5846 sayılı fikir ve sanat eserleri yasasına göre suçtur.