GURBET ÇOK ZOR
Zor çok zor gerçekten zor.
Bunu laf olsun diye söylemiyorum.
Bir bayram gelir gurbette elini öpecek adam ararsın.
Şöyle boylu boyunca sarılıp,sırtın sıvazlayacak,dost ararsın.
Ne yazıkki çok zor,bulamazsın.
Sen geniş bir aile isen işte o zaman biraz daha şanslısın.
Çocuklar torunlar gelin kız birazcık kendi kendine yetersin.
Yok daha yeni çekirdek aile isen gerçekten çok zor.
Hele İstanbul gibi kozmopolit bir şehirdeysen dahada zor.
Selam verecek tip bulamazsın,
Kimin kim olduğun bilemezsin.
Türkçe konuşan birilerini arar bulamazsın.
Otobüs durağına geldim soruyorum,
79/E geçtimi diye soracam
Durakta 10 kişi var cevap veren yok.
Hepsi yabancı.
Giyim kuşamlar desen bakıp bakıp şaşırıp kalırsın.
Fistan giymiş kocaman kocaman dew gibi adamlar.
Kara çarşafa bürünmüş,yalnız güzleri parlayan bayanlar.
Gece görsen korkudan ödün kopar.
Her tarafı gıldan gözükmeyen,
Tepeden topuz yapılmış,arkadan örgülü saçlar.
Kulakta küpeler,
Kıçında sitreç pantolon.çorapsız ayakkabı giyen gençler.
İnmek istersin bir Eminönü,sirkeci.
Sanki bir insan seli.
O kadar boş insan varki.
Mazallah kaybolup gidersin o sel arasında.
Biraz atik olmasan.
Hele o keşmekeş trafiği.aman yarabi.
Çileden çıkartır sürücüleri.
Bağıran çağıran çeşitli el kol hareketleri.
Tekrar eve geri dönüşü metrobüsü seçersin hızlı diye.
Metrobüs gelirki saman çovalı gibi,
Basa basa doldurmuşlar.
İstasyona gelip açılır kapı,
Arkandakiler bir hücum eder,
Taa dip köşelerde bulursun kendini.
Hemde ayakların yere değmeden.
Sonra bir ara tekine yer bulup basarsın yere
Ama halen havada bir diğeri.
İnerkende aynı,sen yeterki kapıya doğru yönel
Hooop alıp götürürler seni.
Yine yere değmeden .ne güzel değilmi?
Öyle birkaç kez metrobüsle gidip geldimi.
Hepsiyle akraba olursun tabi.
Eve ulaşırsın ama yorulursun bir iş görmüş gibi.
O kadar kalaba insan seli arasında
Bir kişiye tebessüm edip selam veremezsin.
İki sohbet edip,lafın belini kıramazsın.
Çok zor gerçekten gurbet çok zor.
Ne yapalım gurbetteyiz.
Artık bunu kabüllenmeliyiz.
Çünkü daha başka kalmamış çaremiz.
Mümkün değil geri dönemeyiz.
Sen istesende çaresiz.
Çünkü sen kocaman bir aile olmuşsun.
Bırakıp gidemezsin.
Gitmeyincede bırakıp geldiğin o memleketini özlersin.
Hiç aklıyın ucundan geçmeyen,
Orda iken hiç ilgini çekmeyen şeyleri özlersin.
Bir iğde kokusunu,manolya kokusunu ya hanımeli?
Bir bahçedeki gever sesini,
Bir horozun ötmesini.
Yoldan geçerken bir komşunun sana seslenişini
Veya uzaktanda olsa sana el sallayışını.
Hayaledersin gurbette özlersin ama nafile.
Bir rüyadan uyanır gibi uyanıp bakarsınki,
Hâlen o kahrolası gurbettesin.
Aynı keşmekeşin ve aynı curcunanın tam ortasındasın.
İşte o zaman sinirlenirsin ulan ben halen burdayım dersin.
Bir hüzün çöker omuzlarına ,
tıpkı bir kabus gibi.
Ağlamak istersin yakıştıramazsın.
Gülmek istersin kahkahalar atarak,
Malisef gülemezsin ,
Çünkü içinden gelmez,o havayı bulamazsın.
Gülsende yalandan,
Hanı foto alırken yalancıktan gülersinya işte öyle.
Şöyle damak lezzetiyle bir gülemezsin.
Memlekette olacaksın ,
Oturacaksınn bir ağaç gölgesi,yada bir seki.
Olacak yanında bir kaç kafa dengi
Candan dost veya komşu.
Birkaç espiri,Anlat gelmiş geçmişi.
Offf vallahi taze ekmek gibi
Bak işte o zaman gör gülmedeki lezzeti
Unuttuk unutturdu bize bu gurbet.
Düğün dernek çoşkusu gibi.
Şöyle içerden gelen gerçek gülmeyi..
Şair:Süleyman Özpınar.
28.06.2017.
Bu şiirin her türlü telif hakkı kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin almadan kopyalanması 5846 sayılı fikir ve sanat eserleri yasasına göre suçtur.