BİZLER KÖYDEYKEN ( 6. SAYFA )
Burası SİVAS ın Gürün İlçesi merkeze bağlı nadide köylerinden Sularbaşı köyü..Allah buraya her güzelliği vermiş verdiği kadar.Su dersen derya deniz.Yolu güzel,İlçeye sadece 9 km her taraf yeşiller içinde.Bizim mahalleye Han önü derler.Eskide orda bir han varmış Doğudan gelen kervanlar ve yolcular bu handa yatıp dinlenirlermiş. İsmini ordan almışEski adı Aşağı-Saccığaz (Küçük Sazlık) köyüdür. Aşağı sazcağız köyünde tarihte birçok kavim yaşamıştır. Arkeologların maltepesi tümülüsünde bulduklarına göre köyün arazisinde kadim kavimler yaşamışlar.Sarı Osmanoğulları Osmanlı Devleti zamanında Gürün'de yaşıyorlarmış. Sarı Osmanoğullar Osmanlı Devletinin Bağdat seferinde üstün başarı gösterdikleri için padişah 4. Murat köye kervansaray yaptırmıştır. Ayrıca 4. Murat köye olan şükranından dolayı bir şiir bile yazmıştır.Osmanlı devleti zamanında kervansaray önemini yitirince Köylüler ''Gürün Şalının^'' hammaddesi olan ipekböcekciliğine ağırlık vermiştir. 1865'li yıllarda Hicaz'a giden köylü Hacılar'da kolera salgını yaşanmıştır. Kolera salgınından sadece küçük bir çocuk olan Sarıosmanoğlu Hasan kalmıştır. Osmanlı Devleti memurları "Sarıosmanoğullarından kim kaldı?" diye sorunca Küçük Hasan'ın dayıları BİR KÜÇÜK HASAN kaldı diyerek yazdırmışlar. Küçük Hasan oğulları Kurtuluş savaşına kadar köyde 22 hane yaşarmış. Kurtuluş savaşında 22 hanelik köyden baba-oğul 50-60 kişi savaşa gitmiş. Gidenlerin çoğu gelmemişSivas iline 138 km, Gürün ilçesine 9 km uzaklıktadır. Köyde doğal alabalık yetiştirilmektedir. Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık yapılmaktadır.Arıcılıkta yapan ciftçiler vardır.köyde ayrıca kayısı ceviz ve tut iyi yetişmektedir.Köyün Bölgeleri...* Çatlak * Köyüniçi* İnceler* Yunak * CirnikDeresi * HarmanDeresi * Keloklar * Kanyeri * YukarıÇayır * MezarlığınÇayır * Pendinbaşı * Çakıllık * Meterüs* Day Deresi * Mal Tepesi * Orta Çayır * Aşağı Çayır * Omacın Dere * Gooler * Meşveretderesi * Bakılar * Yazılar * TavşanTepesi * Tahtalar .Köyün ortasında bir mahalle çeşmesi var çeşme başı hem bizim oyun alanımız hemde büyüklerinde buluşma noktasıydı.O zamanlar tv yok, radyo yok,bilgisayar ve telefon yok.Hemde ne oyunlar ne oyunlar.O meydanda ve çeşme başında oynadığımız yetmezmiş gibi ,ahıra gider ahırda oynardık. Eve gider toplanır evlerde oynardık.Ne güzeldi oyunlarımız İnşallah unutmamışınızdır.Bak bir kısmını hatırlatayım sizlere..
YOKSA UNUTTUNUZMU?
Biz eskilerde çelik çomak oynardık. Kör ebe oyununda gözü bağlardık. Saklanbaç oyununda rakip arardık. İşte bu oyunlarla köyde yaşadık.
Gala oynarken düzgün daşlar dizerdik. Ara kesmede sokak sokak gezerdik. Tura için kemeri belden çözerdik. Haymasuraya çevik adam seçerdik.
Uzun eşeği ahırlarda oynardık. Kıl top yapmaya öküzleri tarardık. Kazık oynarken sağlam ağaç arardık. Kıl katıpta çamura gildik yapardık.
Düğme oynamak için kuyu eşerdik. Gömleğimizde düğme koymaz keserdik. Öbek öbek fasülyeleri dökerdik. Evde küş oyununu pekte severdik.
Galadan galaya yumurta salardık. Yumurta biter kümeslere dalardık. Fılakka oynar düzgün taşlar arardık. Bez içine bez koyup futbol oynardık.
Fincanların altına yüzük saklardık. Bulana kadar o yüzüğü arardık. Birde yumruk üstüne yumruk koyardık. Üstteki yumruk kimin diye sorardık..
Birimiz sallar birimimiz ip atlardık. Bez topunan ortada sıçan yapardık. Ağaç gölgesine salıncak kurardık. Arkadaşlar elinden mendil kapardık.
Düz sal üzerine dokuztaş çizerdik. Tek taş kalınca her köşeyi gezerdik. Beş taş için yuvarlak taşlar seçerdik. İki parmak çatalını zor geçerdik..
Soğuk kış günü dört dombalak oynadık. Dört kişi üzerinden taklalar attık. Takla atarken kuşlar gibi uçardık. En güzel hayatı biz köyde yaşadık...!
Pişmiş yumurta tokuşturup kırardık. Söğütler kavlayınca zorzup yapardık. Saratla tuzak kurup kuşlar avlardık Biz köyümüzde işte böyle oynardık.
Bayram olunca çoval yarışı yaptık. Halat çekmede kuvvet için yarıştık. Akıllı teller çıktı oyunsuz kaldık. Şiirlerde,resimde görürüz artık..
Şair:Süleyman Özpınar.04.02.2014.Salı
O senelerde daha yeni birkaç eve radyo gelmişti.Köylünün çoğu o evlere toplanıp şarkı,türkü ve günlük acansları yani haberleri dinlerdi.Sene 1950 li yıllar.Hele bir gün dedilerki Ali rıza emmi radyo almış onu kurmaya çalışıyorlar denildi.Bize yakın hemen damdan geldik.Geldikki bizden başka herkes orda.20 metre uzunluğunda bir ağaçtan anten dikmişler sırasıyla çıtalar çakılı çıtaların uçlarında kablolar ve beyaz ficanlar geçirilmiş acayıp bişeyler .Şimdiki verici istasyonlarına benzer.Nihayet kurdular dama anteni odaya kadar kablolar geldi.Radyo koliden özenle çıkarıldı.50-60 cm genişliğinde bir o kadarda yüsekliği var.Arkaya iki tanede pil diyerek bişeyler taktılar onlar bataryaymış.Onların büyüklüğüde radyonun yarısı kadar var.Tam fişler ,piller,batarylar takıldı radyonun düğmesi açıldı.Bir haşırtı birr vızırtı bi hayli gucaladıktan sonra herhalde farakansı yakaladılarki.Bir adam konuşmaya başladı tabi daha tam net değil.Ama olsun yinede alkış tufanı koptu milletten.Radyoya ustalık yapanda gucuk mustafa .Eski eğitmenlerden ilk mektebi falan bitirmiş bayağı bişeyleri bilen birisi.Biraz daha gurcalarken o anda Nuri sesi güzelden türküleri buldu.Vay beee Fabrikanın çalar zili çıkar fabrikanın gülü.Sarışındır ince belli.Yine bir alkış.Bundan sonra akşamları Alirıza amcalara radyo dinlemeye giderdik .Oda ful dolardı.Ama alirıza amça hiç yerinde oturmaz.Radyo bir metre kadar yüksekteki pencerenin önünde konulu.Eski evlerin duvarları en az 60 cm genişliğinde olduğu için orda dururdu .Şimdiki gibi masa Kütüphane konsol,ünite falan öyle şeyler bulunmazdı evlerde sadece evin ortasında bir cevizden iskemle olurdu tamam.Alirıza amca ayakta radyonun başında elide ses düğmesinde yapışık .Odanın alt ucundaki zoraki duyar sesi.Radyonun sesini fazla açınca batarya tez biteceğini sanarmış meğer .Akşam yaklaşır Herkes evine gider.Daha millet evine gittiğinde bir sürü işler onları bekler.Akşam olunca tüm hayvanlar eve gelir.Bu hayvanlar eve gelmeden önce Bunların ahır ve avulları temizlenir.Yemleri hazırlanır.Bu dediğim alan en az 2 dönüm var.Oralardaki ıslak gübreler dışarı taşınır.Ahırda penek varsa kürekle atılır .Yoksa gejgerelernen taşınır.Daha sonra damlarda kurutulmuş gübreler getirilip o mal davarın altlarına serilir.Hayvanların üzerleri kirlenmesin diye.Bu işleri yapmak için evde o anda kim varsa herkes seferber olur.Genelde bu gibi işler kış aylarına mahsus.Yaz geldiğinde bu hayvanların hiç birini ev yakınıda veya ahırda bulamazsın.Davarlar kuzuları yavrular .İnekler danasını vavrular.Her taraf hep çeşitlenir her taraftan güzel sesler gelir.Artık yayla zamanı gelmiştir .Küçük başlar hacı pınarı dediğimiz yaylaya çıkar.Yaylaya genelde Anam giderdi.Bizimle beraber birkaçta komşular davar sürüsüyle gelirdi.Bizim yayla damı 500 metre kare etrafı taş duvarla çevrili içinde bir odası.Birde kuzular için kapalı alan olurdu. diğer yerler açık havşe şeklinde.Orada koyunlar yaylımdan gelip sağım yapılır..O sağımı yaparken bazan deli koyunlar olur .Onları birinin boynundan tutması gerekir .O işte bana düşerdi genelde.Kuzuların emmesi için biraz süt bırakılır.Daha sonra kuzular bırakılır her kuzu meleye meleye anasını bulur.Buda Allahın bir mucisesidir o yüzlerce koyun kuzuya karışır her ana kuzusunu.Her kuzuda ansını bulur.Yanlış kuzu gelip başka koyunu kolay kolay ememez .koyun ya kaçar kurtulur yada vurup iteler emmeye çalışan kuzuyu.Meleyerek kendi yavrusunu sonunda bulur..Emzirme işi bitince kuzular içeri alınır davarlarda tekrar otlamak için dağlara doğru yol alır..Davarlar sabaha kadar otlanır gece dağda kalır .Sabah güneşi tam bastırınca yani saat 10 gibi tekrar sağım için yayla damına gelir. 6.SAYFA SONU
https://www.siirinhasi.com/siirler/bizler-koydeyken-6-sayfa-2258.html
:ŞairSüleyman Özpınar.Şiirinhası.
Bu şiirin her türlü telif hakkı kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin almadan kopyalanması 5846 sayılı fikir ve sanat eserleri yasasına göre suçtur.