Sabah erken kalktık darende somuncu baba vakıf hastanesine gidip bir ilaç raporu yenileyecektik. Aktaşlar dinlenme tesislerine gittik hanımla beraber. Gürün devlet hastanesinde öyle bir imkan yok tabi. Lokantanın önünde dururken önümden bir Çullu karga yürüyerek geçti az ilerdeki çöp tenekesinin kenarında tahta gibi kurumuş bir ekmek parçası buldu. Gagasıyla alıp ilerledi bende merak ettim yavaş yavaş ardısıra takip ediyom. 3-4metre ilerde araba camlarını yıykayınca su gölekleri oluşmuş. O göleğin başına vardı. Önce şöyle sağa sola bakındı ve gagasındaki kuru ekmeği kenara bıraktı ve gagasıyla vurup 8 - 10 parçaya böldü. Parçaları teker teker gölekteki suya bıraktı.Biraz bekledi Demekki ekmekler kıvamına gelmişki daha sonra suya bıraktığı ekmek parçalarını çıkarıp kenara dizdi. Sonunda yeme sırası geldi. Birer birer yumuşayan ekmek lokmalarını afiyetle yedi üstüne o gölekten güzel birde suyunu içti. tekrar şöyle etrafı gözlemledi gak diyede bir öttüverdi uçup gitti.
Hani bazı insanlar birini aşalamak isterse veya birine çok kızmışsa şöyle derler kuş beyinli nolacak. Bu Çullu kargayı izledikten sonra. Bu kelimenin yanlış oldunu bir kez daha onayladım.
Biz darendeye gidip raporu yeniledik Keşke gürün devlet hastanesini yapılmasında o kuş kadar döşünselede o kadar emek o kadar uğraşa ramen. O tu kaka diyerek yıkıp attıkları hastaneden Daha farklı bir hastane yapsalardı.
Şair:Süleyman ÖZPINAR.24,09,2023
Bir akşam üzeri daha güneş etkisini kaybetmemiş durumdayken Bişeyler alıp çarşıdan geliyorum.
Eve yaklaşık 200 metre falan kala sol tarafta bir boş arsayı bahçe haline getirmişler .
Tam oraya gelmiştim.
Dönüp baktım bir çocuk soluk soluğa
Elinde bir keser keserin boyu kendinden uzun.
İki eliyle yapışmış kesere
Ayağında çizmesi,başında fötörü vuruyo toprağın döşüne döşüne.
Yaklaştım şöyle yanına doğru.
Hafiften bir öhö sesiyle
Hani dalgın olur korkmasın deyi.
Benim öhö sesini duymuş olmalıki
Hafiften doğrulup bana baktı.
Alnındaki terler boncuk boncuk.
Güzel bir gülümsemeden sonra
Alnındaki terler damlamak üzereyken
kolunun tersiyle terleri sildi.
Kolay gelsin delikanlı dedim.
Sağolasın abi dedi.
Ne yapıyon bahçeyimi çapalıyon dedim .
He abi çok otlanmış.
Adın ne senin dedim
Adım ali
Okula gidiyonmu?
Bu sene ikiye gidecem abi.
Afferin
9 yaşındamısın
Evet abi.
Böyle görmüş büyüklerinden
Toprak onun aşkı olmuş.
Toprağı görünce dayanamaz.
Balıklama dalar
Beller tırmıklar çapalar
Büyüsede unutmaz toprağını
Tatil olduğu zamanı
Koşar baba yurduna
Kavuşur toprağına
Yine vurur çapasını
Yine hatırlar o eski anılarını
Yolun açık olsun Ali.
Fotoğrafını alabilirmiyim diye sordum
Tabi deyip güzelde bir poz verdi.
Allah kolaylık versin deyip ben ayrıldım.
Ali tekrar daldı toprakların içine..
Şair:Süleyman Özpınar.01,10,2023
Sene 1992 _93 yılları
Kesimhane şefi Orhan vardı
Elamanları Karslı Nadir ve Sivaslı
Selahddin de makastarları.
Akşama kadar bunlara takılır şakalaşır
Öyle zaman geçirirdi.
Bende bir kat altta modelhane şefiyi
Çoğu zaman yukarıya
kesimhaneye çıkıp kumaş alırım.
Kesime çıkacak modelleri sunarım.
Yine ben Orhanın yanına vardım
birer çay söyledi Nadire seslendi
Nadir aylığı aldın yine iyisin
Bu ay bankaya ne kadar ata bildin ?
Diyerek sordu Selahaddine duyuracak şekilde
Nadir iki milyon attım usta diye cevap verdi.
Selahaddin bunları dinledi
Motoru çalıştırdı
Orhan Selahaddine seslendi
Kesim yapmaya başladığı için .Motorun sesinden
Orhanın ne dedini anlamadı
Motoru kapayıp orhana .Ne diyon usta diye seslendi.
Bak Nadir her ay bankaya iki milyon atıyomuş sen ne kadar ata biliyon dedi.O zamanlar milyon o kadar büyük para değildi
Selahaddin şöyle bir doğruldu derin nefes aldı.yüzünü biraz ekşitir gibi sonradan gülümser gibi yaptı.Selahaddin 4 çocuk babası.Birde yanında yaşlı anası.Tek dabanca çalışan garibanın birisi.
Selahaddin sonunda bombayı patlattı.Usta ben her ay başı üçbuçuk atıyom .İki milyon nedirki dedi.
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.10.11.2022.
Bir yaz mevsimi.Temmuz
ağustos aylarıydı sanırım.
Günlerden cuma.
Gürün tohma çayı kenarı
Bir binanın ikinci katı.Dört kafadar terzi.
Çalışırken bu pazar neler yapalım.
Sorusu aklıma geldi.
Dediler bu hafta sonu gökpınara gidelim.
Biraz geç kalsaydım İmdat tavukları pişirecekti.
Bu canlı olarak yaşadığım bir hikaye .
Şimdi aklıma geldi..
Halkalı yeni doğan mahallesinde kaldığımız
zamanki bir hikaye bu hemen kısaca özet
anlatayım.Bir sabah erkenden
Sene 1965-1966 yaz ayları.Şatır
Abbas selamınayküm hısım diyerek dükkana geldi.
Elinde bir siyah kumaş.
La bunu bana bir şalvarlık aldım .
Halim emmimden emme bu gun dike bilinmi dedi?
Bende dedim koye hemen değilde
biraz geç dönersen olur deyip,
Ölçüsünü aldım.Kapının yan tarafına oturdu.
Aşağı eski hükümet binasına doğru bakıyo.
Eskiden insanlar 1940 -1950 yıllarında,
Köyünden çıkıp başka bir il
ve ilçeye kolay gidemezmiş.
Hele hele gençler askerliğini
yapıp gelinceye kadar asla.
Bizim köyde Abubekir emmi ile
( kel Abubekir )
Murtazanın memmet emmi vardı
komşu ve akrabamız.
Bunların Askerlik pusulası gelmiş.
Eminönü cami çiçekciler tarafta.
Tuvaletler kapısında,baktım bir curcuna.
Dedim bir bakayım ne var acaba?
Orda bir kadın bağırıyo.
Bırakın valla billa binmem ben ona.
Ona bineceme s.....rım dona
Eskiden Gürün'ün her mahallesi gibi
Çakşur gençleri gezip tozmayı
Çakşur da içip nara atmayı
Severlerdi.
Yine bir gün Çaksur uşakları
Güle oynuya eve gidermiş.
Hanımıda bunları görünce
Onlara imrenmiş
SAYIT EMMİ
Eskiden Gürün'ün her mahallesi gibi
Çakşur gençleri gezip tozmayı
Çakşur da içip nara atmayı
Çok severlerdi.
Yine bir gün Çakşur uşakları ,
Güle oynuya eve gidermiş.
Sayit emminin hanımıda bunları görünce ,
Onlara bakmış bakmış imrenmiş.
Onları öyle mutlu mesut halde görünce .
Sayıt emmiye dönüp demişki,
La Sait sen Çakşurlu değilmisin demiş ?
Bir yolda sen eve böyle neşeli,
Kahkaha atarak gelsen nolu yani demiş
Sayit emmi o an hiç ses etmemiş.
Sayıt emmi birgün sonra içmiş,içmiş,
Tam küfelik olmuş..
Evin yolunu zor bulup eve leyla gibi gelmiş
Tabi ilk içtiği için bağırmış,çağırmış
Kırıp dökmüş evi berbat etmiş.
Hanımı Sayit emmenin vaziyete bakmış demişki.
Aman Sayıt gözünü sevim,
Gubanın olurum
Nolursun sen yine pınar önü uşağı ol
Çakşur uşağı olmak sana hiç yaramadı demiş..
http://www.siirinhasi.com/siirler/sayit-emmi-1981.html
Süleyman Özpınar.13.03.2017.P.Şiirin Hası.
Kaynak:Cahit yadak.
1960 lı yıllar ortası.
Ben hem okuyorum hemde karpuz satıyom yazları.
Tezgah Eski kütüphane karşısı dere kenarı.
Arkadaşlar toplanır gelirler akşamları.
Tezgahın yanında yatarım bekliyom hanı.
Biraz otururlar laflarız .
Bahçeye gitmek için indim durağa.
Bir emmi oturuyordu bankta.
Selam verip oturdum yanına.
Şöyle dönüp bir baktı.dedi mehaba.
Hemen ardından sordu nerelisun?
Dedim Sivas'lı
Behzat emminin oğlu mehmet emmininde kendiden
Eksik yanı yok yani
Mehmet amca (Serçe )birgün istanbul'dan gelirken.
tıhmınlı hacı mehmet abinin otobüsüyle
Düzcede mola vermişler.
Hikmet sabah kalkıp bahçeye iner.
Biraz yeşillik toplar,tavukları yemler.
Siyah beyaz sevimlide bir kedisi var
Oda peşinde gezer.
Nere adım atsa oda beraber.
İkinci ders ingilizce
GÜRÜN orta okuluna yeni atanmış
Yakışıklı,siportif genç bir hoca
Günaydın diyerek kibarca girdi
Arkadaşlar bu gün
Sözlü yoklamalar yapıyoruz
Gırcoğ İsmail emmi
teravih namazına gider.
Bizim gözel emminin
Muzip Mustafası bunu takip eder.
Varıp arkasına oturur.
Ama boşuna oturmaz.
Büyük dikenli
bir kevenide zulada götürür.
İsmail emmi secdeye gidince.
Terzi Mehmet Küçük vardı
Sularbaşı köyünden.
Allah rahmet eylesin.
Bu tüm Gürün güllerini dükkana toplardı
İbo,Çödü.Eryaşar,Yunus gibi
Gürün güllerini
Sene 1961 yaz tatili.
Köyde kendi bahçemizde kuzu otlatıyorum
Köy bekcisi yanıma geldi.
Gel bakim lan esolessek yolda gelirken,
Hep bostanlara zarar vermissin deyip,
Bana bastı tokatı
Ben çocuğum tabi
Sene 1973 sıcak bir yaz günü
Vakit akşam üstü
Kayın pederlerden geliyoruz.
Onlar yassıcatepede tarafında
Hanım kolumda.
Yeğenimle kayınımda yanımda.
Yuonus komutan gözüktü karşıda
Ey rahmetli behzat dede..!
Şöyle yaşı 55 -60 ın üstünde olupta,
Acep sizi hatırlamayan varmı Gürün'de?
Ulu cami karşısı umum tuvalette,
Hep konuşurdu kendi kendine.
Giderdin ufacık bir su dökmeye,
Ayağında Çakşurda dokunmuş
Şaldan şalvarı ile
İnşaat ustası mustafa amca vardı.
Gürün'de herkesin evini yapardı.
Üvey kardeşi mahmutta yanında çıraktı
Bu ikisi kötü köye(Osmandede)
Bir avul yapmaya giderler.
Yan havşada bir horoz var,
Darendeli kemalin bir münübüsü var
Her gün gürüne gelen yolcuları taşır. İyide para kazanır.
Bir gün kambur Mustafanın abisi Yakup'nan otururkek,
Gürün Çamlıca köyünden.
Yalnız birazda zekadan fakır
Her gün şafak vakti kalkar
Yaya olarak mudafardan aşar
Gürüne gelip akşama kadar,
Dilencilik yapar.
Komikmi komik. makaranın tam ustası.
Tez düşünüp ,anında cevaplayan,
Tekrahmalı Halil emmi.
Güründe onu tanımayan yok
Genellikle mülki amir camiası
Köyde biriyle yine ağız dalaşı yapar
Karşıdakine ana avrat sayar.
Tekrahma köyündeler.
Keşif biter,
kar kış köyde kalma icabeder.
Gelip yine Halilde misafirler.
Yatsıya kadar yerler içerler
Yatma vakti gelir.
Hakim bey derki.
Halil bak senden,
öyle bir yatak istiyomki,
Hiç daha gaz değmemiş olsun.
Tekrahma köyünde keşif var
Köye gelen kim olsa Halili arayıp bulurlar
Hiç misafir görmez muhtar
Hakimle Halil kapıdaki sekide otururlar.
Halilin hanımı ahıra gitmiş inekleri sağar
Halilin hanımı yün çırpar,
Celilin hanımına seslenir,
gızların birini gönder hele
Celilin gelin olacak kızı var onabiraz yün verecek
çehizine yastık falan yapsın diye.
Halil 165 cm boylarında
Kapı komşusu Celil'de 2 metre boylarında.
Celil kapı önünde oturuyo Halile seslenir,
Gel la iki lafın belini gırah hele.
Halil Celilin yanına varır ,
Celil ayağa kalkar, Halil kendinin koltuk altında kalır.
Sabah kalkıp çocuğun yatağı başına vardım
Hadi oğlum geç kaldık, kalk işe gidelim dedim.
Yorganı dahi açmadan bana soruyo
Oğlum bu gün cumartesi.
Ha o olmadımı?
He olmadı sen başka bir bahane,
Bul oğlum.
Hayvan severmiş
Hayvan sevmek
Hayvanla beraber kalmak,
Çevredekileri rahatsız etmek
Çoluğu cocuğu korkutmak,
Alirıza emmi bir köye gidip misafir olur.
Eskiden soba falan yok sadece bir köşede yanan ocaklar vardı
Herşey onunla yapılır önündede ısınılırdı.
Alirıza emmi ile ev sahibi yan yana otururken,
Köyün imamı camiye giderken,
bizim evin üst kısmından geçer.
Yoldan geçerken zamanında bir daş vurmuş.
Garo unuturmu?
Ali ile Mevlüt abiler birer eşeğe binmiş
Gürüne giderler.
Giderkende altlarındaki eşeklerini överler
Düz yazıdalar,
Basıyolar modulu dört nala gidiyo eşekler
Anşeyle fato çeşmeye gider,
Su sırasında kavga ederler.
Anşe elindeki su taşıma aracı olan çatmayla
vurup Fatonun kafayı yarar.
İş mahkemeye akseder
Haçça bacıda şahit ,
İstanbul K. Çekmece belediye başkanı
bizim Sivas Gürün'lü
Ama bunu kimseye inandıramadım
Çünkü adamın ismi TEMEL
Soy ismide KARADENİZ
Halille Meryem görücü usulü ile evlenir
Resmi nikah falan yapmazlar
Aradan birkaç gün geçer ikisi ekin tarlasına gider
Çalışır mola verirler.
Halil meryeme kalk şu boduçtaki suyu getir içelim der
Meryem kafayı kaldırır,
Esas adı(Mehmet)lakabı küllo
Küllo bahçeye gider ,
bakarki bir dana bostana girmiş.
Eline okkalı bir daş alır,
dananın kafaya indirir
Dana düşüp ölür.
Şahin iki arkadaş kavgasına şahit olur.
Çıkar hakim karşısına.
Ama gözü tavanda
Hakim soruyo Şahin noldu sana
Gözün hep havada?
Früko daha yeni çıkmış piyasaya
Kerem emmi anlatıyo arkadaşına
La gardaş iki şüşe früko aldım
Heç içine suda gatmadım
Bizler bahçede çalışıyoruz
Babam eşeğine binmiş güründen geliyo
Bize kolay gelsin deyip hiç eşekten inmeden,
devam edİyo.
İlk dersimiz Tarih,
Hocamız Mehmet Özdeğer
Konumuz,Malazgirt Savaşı
26 Ağustos 1071’de
Malazgirt ovasında meydana gelmiş,
Selçuklu Sultanı Alparslan ve
Doğu Roma İmparatoru
Romen Diyojen arasında gerçekleşmiş,
Her sabah toplanırdık eski orta okulun
Arka kapı, yani lise binasına bakan yana
Dizilirdik sıra sıra
Herkesin kafasında kocaman şapka
Elinde bavul gibi bir çanta
O sıraya dizilme curcunasında