O konforlu bazalarda yatarken
Artık yer yatağı sersekmi bilmem
Lavabaya taksi ile giderken
Eşşeklere muhtaç kaldıkmı bilmem.
Kurbandan kurbana et yüzü gören
Bu nasıl adalet bu nasıl düzen
Önceden verirdik öküze geven
O günlere geri gitsekmi bilmem
Her aile etlik tosun keserken
Şimdi rafta görür yoldan geçerken
Doğal sütü bakır tasla içerken
Şimdi rüyasında görürmü bilmem?
Hele gel oturda biraz dertleşek
Somun değil artık bazlama yesek
Kundura yerine çarıklar giysek
Gülünecek hale geldikmi bilmem?
Senelerce lale devri yaşadık
Bu devran hep böyle sürecek sandık
Bir gün su kesildi kuruda kaldık
Zamanla bunları yazdıkmı bilmem. ?
Çöplerde sepetle ekmekler vardı
O ekmekler bizden intikam aldı
Bunu yapan kimse ekmeksiz kaldı
Biz bu günleri hak ettikmi bilmem?
Müsriflikler aldı yürüdü böyle
Didişme başladı hanımlar beyle
Aslında o günler ne günlerdi be
Çok fazla doyunca azdıkmı bilmem?
Ülkemi okumuş boş gezen sardı
İki sene gidip diploma aldı
O kağıt her yerde işyapar sandı
Tahtaya bir çivi çakarmı bilmem.
Araba var yakıt alıp binemez
Motoru kapıda tarla süremez
Özpınar derdiki bu devran gitmez
Basılan dalları kestikmi bilmem?
Şair: Süleyman ÖZPINAR. Şiirin hası. 02.11.2024.
Bunu herkes yapar sajda
Bizde tavada gavurga
Eksik kalmasın kursakta
İşte tavada gavurga.
Ocağı yok odunu yok
Ocak yansa dumanı çok
Boş sözlere karnımız tok
Çare tavada gavurga.
Hava serin balkon temiz
Yap tavada akşam yeriz
Canı çekeni bekleriz
Gelbe masada gavurga.
Demli sıcak çay yanında
Her çeşit çerez olsada
Ceviz ile dut varsada
İlle tabakta gavurga.
Çoluk çocuklar gelince
Hafta sonu bir eğlence
Çedeneyi kat içine
Yine tavada gavurga.
Gavurgadır onun adı
Özpınardan özlem tadı
Eski tatlar orda kaldı
Bize tavada gavurga.
Şair:Süleyman ÖZPINAR
Şiirin hası. 12.11.2024.
Köyümüz aklıma geldi
Ne anlatsa caz bitmiyor
Hasreti bağrımı deldi
Bekle derim söz geçmiyor
Gönlüm ayrı kalbim ayrı
Yetti artık gurbet kahrı
Sağlık gitmiş yotur hayrı
Ayak gider diz gitmiyor
Sabır hele günün bekle
Dünü say bu güne ekle
Günler biter merak etme
Ne söylesem Naz ediyor.
Kalp bırakmaz gönül gider
İstek arzu benden beter
Kokusu burnumda tüter
Teller dursa saz durmuyor
Aha şurda beş gün kaldı
Tüm dostlarım köye vardı
Yaz ateşi bizi sardı
Bekle desem yaz bitiyor.
Uzat desem elin vermez
Ben yanmışım haldan bilmez
Başka mekan gözüm görmez
Ben göresemde göz görmüyor
Bayram bitip seyran geçti
Haziranın sonu geldi
Vallah artık can tak etti
Dik yokuş düz farketmiyor
Özpınarım burda kaldım
Gurbet ataşında yandım
Geç kalınca gaza bastım
Fren yapsam hız durmuyor.
Şair Süleyman ÖZPINAR
Şiirin hası. 19,6,2024.
Bu dünyada nere gitsek kovulduk
Aslan pençesinde ceylan gibi boğulduk
Dünyanın her köşesine savrulduk
İki dost bir kalbe giremez olduk...
Kimi gurbet dedi kimi yurt dışı
Herkes kayıp etti eşi gardaşı
Başladı başlarda ekmek savaşı
En yakın dostumuz göremez olduk.
Atmış ıldır gamlı derterin yazar
Kendi yaraların kendisi sarar
Bir gün yüzü gülmez onamı yanar
Beklerim kış bitsin gelsin şu bahar..
Kaçmak için sanki bahane arar
Daha çok beklemek ömrüne zarar
Kendime vermişim önemli karar
Beklerim kış gitsin gelsin şu bahar.
Pişti bulgur kazan indi
Cevizini alan gelsin
Kahkahayla hedik yendi
Bu şenliği gören gelsin
Değirmenler bulgur döver
Çovallarla eve giur pilav
Pilav üstü yap bir döner
Bulgur pilav seven gelsin..
Bu düzen buzuldu ne oldu bize
Yönünü kaybetmiş kuşlar gibiyiz
Hep mutlu yaşarken geldikmi göze?
Mazisi küflenmiş aşklar gibiyiz
Kenetliydik birlikteydik neolduk
Sanki tabana dinamitler konulduk
Her birimiz bir yerlere savrulduk
Kayadan ayrılmış daşlar gibiyiz.
Ana baba mekan yad oldu gayrı
Evladın babaya kalmadı hayrı
Bu gençlerimize benden bir çağrı
Memleket aşkını boşlar gibiyiz.
Özpınar çağlamış gelir ufuktan
Artık yeter uyan gaflet uykudan
Bu memleket bizim kopma topraktan
Doğduğumuz yere koşar gibiyiz.
Kışın gidip gurbet elde kışladık
Bahar geldi yurda dönüş başladık
Toprak kokusuna nasıl alıştık.
Eski zorlukları aşar gibiyiz.
Şair:Süleyman Özpınar. 25,05,2023,
[12:13, 25.05.2023] Süleyman Özpınar:
Açmış yine bizim dağın gülleri
Bahar geliyom diye vermiş müjdeyi
Süslemiş kırda dağı tepeyi
Gidipte koklama zamanı geldi..
Güneş vurup karlarını eritmiş
Kardelenler kar altından gözükmüş
Naruzları ker taraftan gözükmüş
Varıpta toplama zamanı geldi..
Kış boyu kaldık apartman içinde
Özlemle hayal kurduk köyümle
Halı gibi yeşillerin üstünde
Çocukça hoplama zamanı geldi..
Arıları uyanmış çiçek peşinde
Her gece görüyom artık düşümde
Tüm derdini yazsam şiir köşemde
Anılar saklama zamanı geldi..
Özpınar çok uzak olsada yollar
Sılaya varıpta açılsa kollar
Depremler gördü sarsıldı dostlar
Dostları yoklama zamanı geldi..
Şair.Süleyman Özpınar.28.03.2023.Şiirinhası.
Uzaktan uzağa şöyle bakarken
Memlekette karlı dağlar gözükür
Topraklarım burcu burcu kokarken
Köyümüzden buzlu yollar gözükür.
Hava soğuk odamızda üşürken
Karlar öbek öbek tepe yaparken
Fırtına balkonda ıslık çalarken
Bunca kış ardından bahar gözükür
Tek katlı bir evim,önünde bahçesi
Her dallardan gelen ayrı kuş sesi
Kapıda çemkiren it birde kedisi
Tüm evlerde bunlar olsaydı keşke..
Köşede güzüne sobam yansaydı
Üstünde çaydanlık çay kaynasaydı
Fırında patates ,kestane patlasaydı
Hep beraber oturup yenseydi keşke.
Yok elimde imkan, olsaydı eğer..
Memleket taşına basar gezerdim.
Bir elde kalemim birinde defter..
Memleket aşkını yazar gezerdim.
Çakılı mercandır,toprağı altın.
Birkaç dörtlüklerle olursa katkım.
Gurur duygusuyla yücelsin bahtım.
Tohma göleğinde yüzer gezerdim.
Memleket sevdası işlemiş kalbe.
Çare ararım tüm sezdiğim derde.
Sevdasına yanıp gezdiğim yerde.
Beynimde derdini çözer gezerim .
s.özp.
Unuttuk şöyle ağız tadıyla.
Güle bilmeleri unuttuk.
Kahkahalar atarak evin halkıyla.
Cibelmeyi,söz etmeyi unuttuk.
Akşam olunca sofra başında.
Gecikmiş atası yetmiş yaşında.
Bir lokma rızkı var o gün aşında
Oturupta gözlenmeyi unuttuk.
Bunların hepsi korona'dan önceydi.
O günler nede güzel günlerdi.
Toplayıp hapsetti bütün milleti
Dışarıda gezmeleri unuttuk.
Bakıyorum hepsi kaldı mazide.
Siz durun ben ağlarım herkes yerine.
Daha açmamış domurcuk güle.
El uzatıp koparmayı unuttuk.
s.özp.
Bizim yaşadığımız yıllar güzel yıllardı.
Aynı pecereden bakmayan nesil töredi
Her çocuk birbiriyle bağışıklık kazandı.
Bak üfürükten hastalanan nesil töredi.
Ah gardaşım ah anlat anlat bitiremezsin.
O güzel günleri geriye getiremezsin.
İki gardaşı bir yatakta yatıramazsın.
Dokunduğuna dokunmayan nesil töredi.
O eski günleri yaşayanın
Yok o günleri unutma şansı.
Kanımıza işlemiş,
Damarlarda dolaşır her günün anısı..
Kulaklarda çınlar
O günlerdeki o seslerin tınısı.
Memleketi için herkes,
Ah çeker derindir acısı.
Ah o günler,ah o güzel günler.
Yaz güneşi bizim sırtımıza
ezelden beri hiç doğmadı.
Mevla sanırım doğuştan bizim
kaderimizi böylemi yazdı?
Hep aynıdır,baharı görmeden kış gelip çattı.
Yemek bulup sofraya oturur oturmaz
Çocuklar et sanıp foradaki
kırmızı yamayı kaptı.
Un dersen zaten evimizde
eskiden beri bulunmaz.
Lazım olmadığı içindir herhaldeki.
Çocuklar üşümesinler diye
Altı aydır hapsolduk içerde.
Dört duvar arasında,soba başında
İşte bu gün güzel bir hafta sonu var dışarda.
Hava güneşli,her yer cıvıl cıvıl serçe sesleri.
Tamda gezilip kış yorgunluğunu atma zamanı.
Bu kış uzun ve kasvetli geçti.
Hem kar kış hemde bir seçim süreci.
Herkesi yordu ve birazcıkta gerdi.
Bir insan arıyorum,
Yüreği şöyle kocaman.
Bir tosun yüreği kadar olan
Hemde üç beş kişiyi doyuran.
Her derde deva olmalı
Hayatımızdaki insan.
Dar günde yanına varıp,
Omzuna yaslanılan.
Acılarını paylaşan,
Anlayana anlarsa büyük bir ders.
Ta baştan başa yapılan zaten ters.
Hak etmedi Gürün bu kadar sitres.
Yapılan hem ayıp hemide abes.....!
Rakip kaybetmedi edenler etti.
Çok şükür istenen şekilde bitti.
Daha başta sonuç belli ve netti.
Neden harcandıki bu kadar nefes?
Bizim merdiven birkaç basamak kaldı.
Bu rüzgarda eskisi gibi esermi
Bizim yaşlara gelen gardaşlar yandı.
Buda hastane kadar uzun sürermi
Görmek kısmetmidir o dağı tepeyi.
Meydanda kalmasın bu seçim sözleri.
İcraat çok zor ama kolay söylemi.
Şu son yaşlarda sevindirin bizleri.
Cumhur ittifakı vardı ne oldu ?
Çöpten savrulan kül göze dokunur.
Gürün'e gelince rafamı kondu?
Şimdi Gürün'de dil kalbe dokunur.
Düşünmezmi buna meydan verenler?
Yapmayın rakipler size gülerler.
Gürün'de bu gardaşlığı gerenler.
Akortta olsa el tele dokunur.
Şu hayatta her gün yokluk içinde koşan
Görki nice candostlarım vardır hayatta.
Mutlu olmayı bilmeyen bir garip insan.
Görki nice yurttaşlarım vardır hayatta....
Yaşantı lale devrini geriye getirdi.
Kullar bolluktan şaşırıp bir hoş delirdi.
Har vurupta harman savuranlar özenti.
Görki nice evlatlarım vardır hayatta...
Memleket havası,suyu ve dostları,
Terapi kadar etkili ve şifalıdır.
Bir yerde ağrınız varsa,
sakın ola ağrı kesici almayın.
Aç bir Gürün'lüye telefon 10 dakika sohbet et.
Ne baş ağrısı kalır nede mide sancısı.
Benim en etkili ilacımdır .
Aynı zamanda baş tacımdır.
Doğal gaz gelmiş,
Şuğul vadisinin hizmetleri bitirilmiş.
Açılışlar yapılmış.
İnan uçuyorum sevinçten.
Benim güzel memleketimden,
Böyle haberler duymak ne kadar güzel değilmi?.
Bunları duyunca insan gurbette
daha bir başka seviniyo inanki.
Çünkü her ne kadar kendisi gurbette olsada .
MEMLEKETE HİZMET
Gürüne doğal gaz gelmiş,
Şuğul vadisinin hizmetleri bitmiş.
Açılışlar yapılmış.
İnan uçuyorum sevinçten.
Benim güzel memleketimden,
Böyle haberler duymak ne kadar güzel değilmi?.
Bunları duyunca insan ,
Gurbette daha bir başka seviniyo inanki.
Çünkü her ne kadar kendisi gurbette olsada .
Hep orada geçer hayelleri.
Gece başını koyar yastığa,
Hatırlar şöyle bir oralarda geçen güzel günleri..
Dalar uykuya,rüyalarda unutmaz memleketini
Hep gurcalar durur o eski defterleri.
Çünkü hep o topraklarda kalmış atası,
Ecdadı aile büyükleri.
Nasıl unutsun ?
Güzel bir haber duyunca nasıl sevinmezki?
Hayırlı olsun .
Kutluyorum emeği geçen herkesi,herkesleri..
Bu aralarda birde duysamki.
Bitti bitti artık Gürün devlet hastanesi...!
Çıkmış sokaklarda nara atıyor ,
Gürünün delisi.
Ne kadar çok sevinirim bilmemki?
Süleyman Özpınar..11.23.2018.Şiirin Hası.
Şu öküz altında buzağı aramaktan.
Her arı kovanına çomak sokmaktan.
Etek öpüp el yalamaktan.
Parasıyla din satmaktan.
Çıkarı için dindar olmaktan
Yüze gülüp arkadan kuyu kazmaktan..
Tutmak yerine çelme takmaktan.
Fasülyeler toplanıp.Cevizler çırpıldı.
Kışlık Elmalar Armutlar derildi.
İğdeler döküldü,Bağlar bozuldu.
Son kalan hasatlar toplandı.
Domates ,salatalık,
Kabak ,patlıcan,ne kalmışsa bahçe bağlarda.
Artık hazan mevsimi
Yapraklar sarardı renkler değişti..
Yeşil çimler üzerinde ayrı bir desen oluştu.
Artık kış geleceğinin haberin verdi.
Sağ selamet Eylülde geçip gitti
Aha gidiyorum Sivas êlinden.
Artık Sivas êli sizlere kalsın.
Sesini duyarım sazın telinden.
Bu aşkın sevdası sazlara kalsın.
Bu geçen günleri unutmayalım.
Bu yazda bu kadar vedalaşalım.
İşte burda son noktayı koyalım.
Aşkımız gelecek yazlara kalsın.
Gürün ilçesinde bulunan bu caminin yapım tarihini belirten bir bilgiye rastlanmamıştır. Ancak, yapı üslubu ve bezemesine dayanılarak XIX.yüzyılın son yıllarında yapımına başlandığı anlaşılmaktadır. Cami Nafiz Bey’in yardımları ile 1922 yılında tamamlanmıştır.
DEVAMINI OKUİşte yine geri dönüş başladı.
Biraz hüzün birazcıkta gözyaşı
Sağlıkla beklerim gelecek yazı .
Gitsemde aklım hep orada kaldı..
Söz konusu olan işte burası.
Kolaymı ayrılmak derin yarası.
Kimine komşu kiminin amcası.
Toplanıp kapıya elin salladı..
Lütfen yapmayın.
Gurbetçi gardaşlarımıza turist gözüyle bakmayın..
Ne yapıpta daha fazla soyarım diye can atmayın.,
Bu yapılanların farkında değiliz sanmayın..
Tüm gardaşlar bunun farkında.
Bak siz pişman olursunuz sonunda.
Bu insanlar hep koşuyorsa baba yurduna.
Sila-i Rahim deyip geliyorsa.
Abooo ağzım sulandı
Kaysı yiyesim geldi.Altın sarısı sanki ,
Ne güzel rengi....!Acep bir gün?
Bu zalım gurbetlik
Bitermi?Bu ayaklar, Çıkıp o dallardan,
Kaysı dökermi??Sağlık olsun
Hele şu bahar ,
Sağlıkla bir gelsin.Hiç durmam.
Hemen giderm.Şöyle kaba taslak,
Bir hesabettim.
Seneler bir birini kovalarken.
Ben gurbette ezim ezim ezilirken.
Benim ana yurdum benim içimde hiç ölmedi.
Hatta uykulara dahi dalmadı.
Oraların özlemi ve unutulmaz tadı.
Dimağımdan asla gitmedi.
Ama hep çektim içimde o hasreti.
Sonunda tak etti.
Karar verdim gitmeye o güzel yurduma.
Bunu 50 senedir söylüyom.
Bu gurbetçi gardaşlara inanmadılar
Gürünümüz cennet gibi diyorum.
Toprak ile gayadan cennetmi olur diyorlar.
Gürün en güzel memleket diyorum.
Gittik bir güzellik görmedikki diyorlar.
Ama onlarda haklı
Kime ne diyemki.
Onlar o toprakta doğmamışki.
.
Bizim köyümüze karlar yağardı?
Eskilerden artık zerre kalmadı
Eserdi fırtına her yer dolardı.
İyilik düşünen hamle kalmadı..
O karlar yağar bereket gelirdi.
Mevla her kuluna kısmet verirdi.
Her köşesi delik delik delindi.
Bozdular doğayı denge kalmadı.
Bir memleket aşkı varki benim içimde.
O memleket yakar,yakar savurur beni.
Uçuşur küllerim dolaşır gök yüzünde.
Karışır bulutlara kaybolup gider.
O benim memleket'im üzerinden geçerken bile.
Yağmur damlaları dahi kavurur beni.
Kasım ortalarına doğru,havalar çok soğudu
Sanki gürün'e kış gelir gibi bir hava görünüyordu.
Kimisi baltayı almış omzuna.
Kimileri odunu dolduru vermiş çovala.
Omuzlarında taşıyorlardı taa odunluğa.
Odun kıymetli,odun zerafetli.omuzda taşınmalı
Bizlerde adet böyledir gardaş.
Yer sofrasında yiyenler gelsin
Yere oturanlar kurar bağdaş.
Herle çorbası içenler gelsin.
Sebze çorba benim favorimdir
İsterseniz onu her gün getir.
Herkes bayılırdı zengin Fakir.
Damak zevkine uyanlar gelsin..
Bizim çocukluğumuzda dellal'lar vardı.
Eskiler bilirde,hatırlamaz yenileri.
Duyduk duymadık demeyin diyede sonuna eklerdi.
O nefesi yettiği yere kadar ulaşırdı.
Bizde yeni teknoloji lerle gücümüzün yettiği yere kadar,
Ulaşa bildiğimiz yere kadar ulaşmaya çalışırız
Hayatımızda en önemli faktör nedir?
Sağlık,sağlık.sağlık.
Sağlık için ne lazım?
Sağlıkçı lazım değilmi?
Ne yazıkki işte o bizde yok.
Yaz tatili için Gürün'deyim.
Kollarımda bir kızartı,çok aşırı birde kaşıntı oluştu.
Hafta sonu devlet hastanesi acile gittim.bir krem yazdılar.
Allah birlik ve beraberliğinizi daim eyleye
Şu zor ve beraberliğe
ihtiyaç olan dar günlerde.
Sayın Bakanım İsmet Yılmaz Beyle,
Sayın Osman Boyraz Vekilim'le.
Sayın Başkanım Temel Beyle,
Haydi hep beraber
GÜRÜN için hizmete.
Bir Gürün'lü olarak
gurur duyuyoruz sizlerle.
Hep beraber omuz omuza .
Atalarımız ne de güzel söylemiş. "
Aslan yattığı yerden belli olur demiş.
Biz çevremiz hakkında nasıl güzel düşünüyorsak ,
Düşündüklerimizide hayatta uyguluyorsak,
Çevremizin de öyle güzel olması gerekir.
Soluduğumuz havanın, içtiğimiz suyun,
Gezdiğimiz yerlerin temiz olmalı malum,
Buda bizim sağlığımıza verdiğimiz önemi belirtir.
Bunları nisbeten yapıyor ve uyguladığımızı sanırım
Sularımızın bol olması bizim topraklarımızın
Diğer ilçeler arasında değerinin yüksek olması anlamına gelir.
Gelecekte su kavgaları su krizleri hattâ
Bazı çıkacak savaşların su savaşları olabilir
Doğal kaynaklarımızın en önemlilerinden
Biri olan sularımızın korunması,
Bizim asli görevlerimiz olmalıydı.
Ne yazıkki işte biz o görevimizi hakkıyla yapamadık".
Bu hatada,daha önceki mülki amirlerimiz,
Ve o zamandaki üyüklerimizin .
Kendi topraklarımızdan çıkan sularımızın,
İlk kullanma hakkını dahi alamamışlar
Başkalarına vermekte sakınca duymamışlar.
Malisef geleceği fazla düşünmemişler
Son pişmanlık fayda etmez.
O hakkı almaya çalışsakta artık güç yetmez".
Bari elimizde kalanlar varsa bunu görelim,
Kalanların kıymetini bilelim
Sevgili Gürün’lü hemşerilerim..!
Süleyman Özpınar..
30.03.2017.Perşbe.
Bir kısmı alıntı.
Şimdi orda olmak var,anasını satayım.
Buz gibi sulara dalmak var anasını satayım.
Oraya yerleşip kalmak var anasını satayım.
Buralarda artık hayat çekilmiyo gardaşım...!
Her sabah o ılık rüzgarı bağrıma essin.
Şu yalancı dünyada duyuluyarsa sesim.
Cürret eden varsa çıkıpta değildir desin.
Bizim gardaş bizim ne varsa hepiside bizim.!
Şu Çırpınan yüreğimdeki onulmaz dertler
Ava giden tazı ,kapıda haykıran itler
Her kaya başında bir kuzu bir oğlak meler
Bizim gardaş bizim ne varsa hepiside bizim.!
Kayseri'den malatya'ya varana kadar.
Bu hudutlar arasında Gürün ilçe'miz var
Bizim bütün ecdadımız bu toprakta yatar
Bizim gardaş onlarda bizim hepisi bizim...!
Gürün'de dokunan şallar bizimdir.
Basmadan kırılan dallar bizimdir.
Her günü gurbette kullar bizimdir.
Dönüşü olmayan yollar bizimdir.
Hayatın gerçekleri çilesi budur.
Bu millet ne yapsın çaresi yoktur.
Ekmeğinin peşine gidenler çoktur.
Köprüsü olmayan yollar bizimdir.
Parfüm doğadan,yeşil kekik.
Şarkı türkü ötüşen keklik.
Anadan doğma gelir mertik.
Çükü bizler Sivas'tan geldik...!
Vaz geçmeyiz tere yağından.
Suyum dağdan soğur pınardan.
Ateş çıkar çelik pazıdan.
Çünkü bizler doğadan geldik..!
Aldı sazı ele ozan kuruldu bağdaş.
Saz dile geldi böylece konuştu gardaş.
Dostlar ehvalini sordular yavaş yavaş.
Ozanlar gelip Sivas'ta buluştu gardaş.
SERDARİ çok fakir ailenin çocuğu.
Kangırandan kayıp etti bir tek kolunu
Köylerinde okuyup yazmakda yoğudu.
Tek kolla sazın teline vurmuştu gardaş.
Her şey o eskide kaldı demeyin.
Eski anılarınızı hatırlayıp özleyin
Sonuna kadar her yolu deneyin
Doğduğunuz kapıyı açarak gelin.!
Bu bir sila-i rahimdir unutulmasın.
Ayak basığınız yerin hatrı kalmasın
İçerde bir alev kalıp hep yanmasın
O aleve bir kova suyu saçarak gelin..
Yağmur yağar mis gibi kokar bağlar
Çiçekle dolardı ormansız dağlar
Hayalimde gündüz,gece rüyalar
Akıldan çıkarmı güzel topraklar..
Gardaş özledinmi demek ne demek ?
Memleket havasın içime çekmek
Sebze meyvesini kopartıp yemek
Hiç kısmet saklarmı güzel topraklar ..
Hiç doyarmı insan ana yurduma.
Razıyım ben soğuk kar ve kışına.
Birkaç odun fazla salla sobana.
Odunsuz coşarmı güzel sobalar
Ben unutamadım varmı unutan.?
Okul yolları diz boyu çamurdan.
Tepeden girer su çıkar çoraptan.
Çamurda kalırdı güzel ayaklar.!
Bizler orda doğduk yaban değiliz
Her haliyle güzel köyüm severiz
Unutmayız burdan her an özleriz
Köyde kaldı eski güzel anılar.!!
Şair:Süleyman Özpınar
ŞiirinHası.25.01.2017.
İnsanın doğup büyüdüğü,
Yerin değer üstünlüğü
Kimisiyle canciğer olup,kimisiyle küstüğü.
Yazın sıcağında yanıp.
Kış gelince üşüdüğü.
Dünyada bu kadar güzel olan
İnsanı rahatlatan ortam varmıdır be?
Kimi sokaklarda kahkaha atıp güldüğü
Kimisinde yalnız yürüdüğü.
Hüzünlenip üzüldüğü
Sizler yenisiniz galiba bizim Sivas'da?
Daha yeni kış geldi buralara
Kar olsun şüyle diz boyunca
Rüzgar başlasın acıklı,acıklı ıslık çalmağa
İşte o zaman bak sen sivasın tadına
Buranın sovuğu hem ilaç hem dopink
Burası bizim SİVAS'ımız
Bizden başkası sahip çıkamaz.
Hiç bir soysuz burda barınamaz
Dil uzatamaz.
Kimse yan bakamaz,
Uzaktanda olsa laf atılamaz.
Çünkü bizim topraklarımız.
Bize miras bıraktı atalarımız.!!
Ahanda çingene sobası
Bendede var aynısı.
Ama bir mahallenin sevgilisi.
Arasanın birisi
Hiç eve gelmez elden ele dolaşır
Genelde sonbahara doğru.
Her taraf odun dolu
Ablaların yaptığı gayet doğru
Niye harcasın mutfaktaki tüpünü.
Sarar sarmasını
Doldurur dolmasını
Bu insanların kendi memleketini
ve nerden geldiğini,.
Saklayanlara ben şaşıyorum.
Birazda kızıyorum.
Neden şu anda yaşadığı şehrin ismini verirlerki?
İstanbul'luyum......
Bak hele,kocaman bir yalan.
Neden Ana,Baba ve atalarıyın doğup büyüdüğü.
ve senide oralardan alıp götürdüğü.
Memleketiyin ismini vermiyorsun?
Neden utanıyorsun?
Küçükmü görüyorsun?
Halbuki bizim Türkiye'mizin,
Hiç bir köşesi utanılacak bir yer değildir.
"Her köşesi benim göz bebeğimdir..
Ben nasıl utanırım memleketimden.?
Hemde ezilip büzülürüm ismini verirken.?
Evet ben SİVAS'lıyım....!
Hemde Gürün ilçesinden.
Ta 43 yıl önceden,
İstanbul'a yerleştim.
Ama hiç istanbul'luyum demedim.
Ben memlketimin ismini gururla söyledim.
Bulunduğu şehri memleketi olarak görenler?
Öyle mutlu oluyorsa yine söylesinler.
Ama asla ve asla ..!
Ata yurdunu hor görmesinler.
Ata yurdunu erkekçe,
Eveleyip gevelemeden,
Söylesinler mertçe...!
Süleyman Özpınar.
10.11.2016.Perşembe.
Sivas'da diyorlar,her yer soğuk
Gardaş,İstanbul daha soğuk
Sizin hiç değilse güzine sobalarınız var
Malisef bizim o güzel sobamızda yok.
Bizde kombinin ayarını açtık.
Ama nerdeee o güzellik
Bazıları sahipsiz sandı Sivas'ı
Yiğitlerin hep teker teker harcandı.
Tüm çıkarların elinizden alındı.
Geri alacak yiğitler pasif kaldı.
Bir gün o yiğitlerin çıkarda gelir
O kayıpların hepsini geri alır.
Eski günlerin gibi adınız şandır.
SİVAS'ım asla namertlerin olmadı .!!
Sivas benim göz bebeğim
Gurbet elde özlediğim.
Dünyada tek memleketim
Kalkın Sivasa gidelim
"Fırına kelle verelim.
Kelleyı kırıp yiyelim.
Kalede çayın içelim
Birazda keyfin sürelim.
O sarmalara ellerinle dalacan .
İçli köfteye,çatalda batırmıyacan.
Hiç bir şeyi düşünmeden yumulacan.
Arada parmaklarıda az yalayacan.
Dur hele gardaş bana sanki bişeyler oluyo.
Ağzıma hoş lahana sarması tadı geliyo !
Arada bazanda biber turşusundan
Ayranada üç beş tane buz atacan
Yemek yemenin tadını çıkaracan.
Ama yeter artık,valla patlıycam..
Hey gidi kara deniz
Dünyada yok eşiniz
Bahçe duvarına çarpar
Dev gibi gelen dalgalar.
Çığlık çığlığa etrafta uçuşan martlar
Gagalarla söylenen o güzel şarkılar
İnsana huzur ve mutluluk aşılar.
Her güzelliği ayrı,ayrı vermiş Yaradan
Yeşili,mavisi, sarısı.
Hele ,hele o tertemiz insanları.
Yalnız bir çok eksikleri var
İşsiz kalmış delikanlıları
Neden yok iş sahaları
Neden yoktur fabrikaları
Sivas Gürün'den yürüdük yola
Son hızla geçtik Suşehri Zara
Aman allah Mesudiye Ordu arası
Sanki bir Allahın belesı
Bu yollardan geçtik gece yarısı
Bu yollar üzerinde bulunan
Köyleri ve kasabası
Şimdiye dek neden, hiç sesiniz çıkmadı?
Özlemişsen eğerki memleketini
İnsan oğlu artık gerçek kuş misali
Sabah uçsan,akşam evine dön geri
Mutlu et hem dostunu hemde kendini,
Hadi diyelim üç saatın yolda geçer
Dokuz saat sana dolu dolu yeter
Dünya fanidir habersiz geliir geçer
Uçur sevinçten dostu seni seveni,
AKINCILAR kelkit çayı ile canlıdır.
Tonlarca elma,şeker pancarları vardır.
ALTINYAYLA karatonos dağa yaslanır.
DİVRİĞİ demir madenle nasibin alır.
SİVAS bizim,Ebediyyen bizimle kalır !!
DOĞANŞAR meşhur balları yenilir.
Diğer gelirleri genelinde tarımdır.
GÖLOVA kızıl dağı yastık yapmıştır.
Ay çiçeği ve tarımda kısmeti handır.
SİVAS bizim,İlçeleriynen bizimle kalır !!
Görüpde küçümseme
Tabakla dolu turşu
Zaten yetiyor onun duruşu.
Yayıktan çıkmış koyun yoğurdu.
Yanında özenmiş çalkama,
Dizilmiş bardaklar sırasıyla.
Oh ne güzel hayat bu
Buldun sıcacık baba yurdunu
Etrafında çiçekleri kokladın
Cam kenarına huzur ile yaslandın
Dışarda kış ister fırtına
Kimin umrunda
İşte aradığımız
Özlemleriyle yandığımız
Eşi nadir harika manzaramız.
Rüzgarlar duvarlarda
Kendi zevkince çalışmış
Kendi zevkince fırça, tuvelini kullanmış.
Manzarasını ustaca işlemiş
Nakış nakış bakarmısın sanata
Çatılara kadar ulaşmış
Yaparken bu ustalığı
Tayip küçük hasta çardakta yatar
Hikmet kesim domuzlara korkuluk yapar
Ben kamerda bunları bir araya toplar
AHMET kardeşte bizlere hohut firiği üter
Vay dünya vay daha dün gibi bunlar
Tarlalardan her türlü sebzeyi toplar
Her çeşiti eşitleyerek koliler yapar
Nerde ihtiyaçlı varsa onlara koşar.
Boşa geçen her gün
Ömürden geçer
Bir günün dahi,
Kıymetini bilmeyenler
Aslında yazık eder.
O bir güne boş ver diyenler
Zamanı gelince kafa dank eder
Şu yalancı kahbe dünyada
Elim tutup, gözlerimde görürken
Şu dizlerim varya şu dizler
Ne güzel eski anılar bunlar,
öyle değilmi?
Tam 30 yıl olmuştu,
ben buraları terkedeli .
İşte ta o günlerden hatırlıyorum,
güzel memleketim ben seni.
Birtek dostu tanımaz olmuşum,
tekrar dönüp geldimki.
Bu ne kadar acı bir şeymiş?
Yaktı,yaktı benim içimi
Sivas'ın rüzgarları her gün essede.
Ensemizi hafif yalayıp geçsede.
Saçları okşar gibi gelir bizlere.
Sanki gardaş olduk hiç gitmez biryere.
Eser gardaşlardan ta kaleye kadar.
Yerlerdeki tüm karları önüne katar.
Nefesi uzun zevkle ıslığın çalar.
Uyarı verir bütün çevre köylere.
Bazı arkadaşlar sanki Gürün'e doğalgazın gelmesine
razı değiller gibi.
Yoksa banamı öyle geldi.
Öyle birkaç yazı okudum.Gerçekten üzüldüm.
Doğalgaz rahatlık,güzellik.temizlik.çağdaşlık saya bildiğin kadar say.
Bazı gün insan yerinde duramaz.
Oturup doyası içesim gelir.
Azgın sular gibi coşar tutulmaz.
Kanatlı kuş gibi uçasım gelir.
Çekin gardaş çekin sivas halayı.
Takmayın etraftan yamuk bakanı.
Salla mendilini,patlat naranı.
Artık susuz duble atasım gelir.
İşte o kürsüye çok girip oturduk
Belden aşağı fırın gibi ısıttık
Nice çerezler sofrası kurduk
Tabaklarla çekirdekler çıtlattık.
Dut kurusu,çedeneyle gavurga
Yanında misget,hünkar elma
Sonunda başlardı kahkaha
Karşıkinin ayakları gıdıklardık.
Benzeri bulunmaz güzel vatanım.
Geldi bahçelere yine hazanın?
Düşen yaprağına destan yazarım .
Yaprağı koynumda saklar gelirim..
Gazeller dökülmüş kahve,sarılı.
Üstünde çekilir SİVAS halayı.
Hasretim toprağın yağmuru karı
Kışın karadan adam yapar gelirim.
Her mevsim güzeldir benim gözümde.
Bahar,yaz mevsimin, kışın, güzünde.
Herkesin anısı dolu özümde.
Hep sırayla dostları koklar gelirim.
Hep baharın gelince sana gelirim.
Yaz boyunca senle sefa sürerim.
Kış gelende damda karlar kürerim.
Son bahar hasatın toplar gelirim..
Herkesin doğduğu toprak kutsaldır.
Arı gülü toplar hedef kovandır.
Bütün dostlar gelip orda toplanır.
Bende durmam burda koşar gelir.
Süleyman Özpınar.07.10.2015.Şiirin Hası.
http://www.siirinhasi.com/siirler/essiz-vatanim-1583.html
Elli sekiz dir Sivas plakamız.
Sivas toprağı ana vatanımız
Gürün bizim yiğitler mekanımız
Kessen kırmızı beyazdır kanımız.
Buraya Sivas iç anadoluda.
Boyun eğmez asla namert uğruna
Düşman giremedi Sivas yurduna
Karışık yok safkandır ecdadımız.
Korona vürüsü hiç yaklaşa bilirmi?
Dudağı uçuklar görsün şu güzelliği
O Patatesleri hiç soymadan
Yasla Yufka ekmek arasına
kabuklarıynan,...
Hani analarımızın yaptığı
misler gibi kokan
Taze çökelik varya ,
Karıştırılmış çörek otuylan
Üzerine iki dalda yeşil soğan.
Azıcık tuz,bir çimdikte pul
biber,Üzerinde iyi gider
Yoncalığın cılgayolundan geçip ilerle şöyle
Bahcivan Aslanı bulacaksın.
Ne arasan bulursun onda.
Domates,soğan ,patates,patlıcan,biber ve çele
Aldık ların toplayıp getireceksin eve.
Yapacaksın gavanozlar dolusu menemen ve salça.
Biberle patlıcanları dizeceksin iplere.
Asacaksın pencere demirlerine...
Bakarmısın ben şu yolu tanıdım,
Benim doğduğum evin yoluydu.
Şimdi yıkıp viran etmişler.
Yeniden evler yapmışlar.
Aha solda gözüküyor bak.
Tam yolun sonuna doğru .
Mümkünmü bakamadım doyası.
Sanki için dilim,dilim parçalandı...!..
Göremezsin böyle renkli bitki dokusu
Dağlarını doldurmuşmuş koyunla kuzusu
İstanbul şehrinin bende olsa tapusu
Şu hayata değişmezdim işin doğrusu.
Keşke herkes senin gibi çoban olsaydı
Dağlar taşlar benim yurdum,obam olsaydı.
Önümde sürü sırtımda abam olsaydı
Kokmuş ciğere dolardı kekik kokusu ..
Gerek varmı sorgu suvala?
Veya sahte sapan pozlara.
Gururlu gerçek,yiğido'ysa.
Asla girmez yalan dolana?
Anamızdan tam mert doğduk biz
Biz namı değer sivas'lıyız
Asla girmez düşmanlarımız.
Ayak basmadı topraklara
Ver elini öpem nine.
"Çok tuz ekmek yedik senle.
"Davarları sattılar hadi neyise,
"Ne gerek vardı köylerinide terketmeye.
"Ne bir delikanlı kaldı,nede bir genç kız köyde.
"Bunlar geri dönermi nine?
Dönerler vefalı dostum dönerler,
Ama ne seni nede beni görmezler.
Şu an ben böyle köşelerde
Hâlâ güzeldir o eskiler,
Benim aklıma geldi o günler.
Düştüm yollara ,
Tırmandım dağlara
Ne bulduysam söktüm yedim onları
Yülme ,yemlik çiğdem,pürçekli
Her insanın içinde saklı kalır
Kazma eşer kürek temizler
Kazma kırar, söker kürek seyreder,
Kürek kazmayı kardeş gibi sever
Kazma oyunbozanlık eder
Kürekle hiç uyuşmaz fikirler
Kazmalar sözden anlamaz
Yalvarırım dostlar size
Kurudu hep akar göze
Mevlam layık gördü bize
Bütün kullar azdı diye.
Çiçek açtı nisanda kaysı dalları
Beyazla morlar bir birine garıştı.
Çiçek üstüne soğuk kar olup yağdı
Manzara güzel amma çiçekler yandı...
Bu sene nisan yirmi üçünde vurdu.
Çiçekler dalındayken üşüdü dondu.
Geçen seneler böyle aynısı oldu
Geçim kaysıysa ümit verenler yandı.
"Hele emmi yolu şaşırdım
SİVAS ne yönde söylesene.?
Ecük daha get gorecan
Daha şorda bahsene.
Sahi nedecanki Suvas'ı
He gardaş desene?
Şayet Suvasa arabülürsen,
Bah şu sözlerim eyi dinne!
Hayalimi süslüyorsun, hemde düşlerim.
Benim gündüzüm oldun bazanda gecemsin
Her köşelerini adım adım gezeyim.
O çıkmaz sokaklarından geri döneyim.
İnan bir anamı özledim birde seni.
Dünyalara değişmem senin saç telini.
Öpsem her sekiye reyhan eken elini.
Bahçelerde açan güllerini özledim.
Karları görünce uçtum sevinçden
Karlar tazemi? sordum köyümden.
Kaynaklar kurumuştu susuz canlılar
Susuzluktan çatlamıştı bütün topraklar
Yiğido demek yiğit demek,
Pehlivan demek.
Ama bu yeterli değildir sadece
Her yiğidin omzunu,
Yere değdirip,
Tuşa getirmek.
Sevüyrüm karı duysun cümle alemle herkes !!
Bağırmaktan kalmadı gırtlakta ses ve nefes!
Aramıza kardan adam dahi giremez .
Elinde süpürge değilde olsa bir meses.
Yaşayan canlıların aşkı doğanın aşkı
Bağımıza bahçamıza bereketler yağdı
Sevinçten susuz kalmış dağlar taşlar ağladı
Aramızdaki o sevgiyi kimse bilemez.
Darende,Gürün'le gardaş bir ilçe
Aynı bulgur yeriz bakmaz pirinç'e
Sanki Gürün'e bağlı bir mahalle.
Herkes koşar birbirinin derdine..
Hava,su aynı anane beraber.
Aynı elle yenir içli köfteler
Tere yağ kokusu Gürün'de tüter
Isbanaklı çörek sac üzerinde.
Aha o alt köşede
Kıbrıs adası gibi bir yer varya,
Kayseriyle Malatyanın arasında.
Ben işte ordanım...
GÜRÜN yazıyo tam ortasında...
Orda kaldı benim atalarım,
Ordaki daşlara takıldı
benim küçücük ayaklarım
Orda ağladım
Herkes hasret yurda,tutuşup yanmış.
Bu gurbet ellerden,SANDIM usanmış
Kırk sene uyumuş, yeni uyanmış.
Bir garış toprağın DAŞIN galmamış..
Gardaş nerdeydin şimdiye gadar.
Ne esgi bağ galmış nede tarlalar.
Kimi hazine olmuş kimi tarımar.
Ne yanıyon köyde ADIN kalmamış...
İstemem öyle willalar köşkler
Yeter bana o köyümdeki,
Kerpiçten evler.
Sanmayın bu dildedir söyleyip geçer,
Ta yürekten gelen bu sesler.
Bu köylere kavuşmak ,
Hep güğüm gelir akılıma
Ne zaman soba konuşulsa
Bu ikisi ayrılmaz ikili
Her dakika o sobanın sırtında
Soba yanar su ısınır güğüm fokurdar
Bir vızırtı başlar
Varmı kendi gurbette olupta
Memleketini özlemeyen?
Çıkıp söylesin hemen.
O topraklarda doğduysa.
Oraların yogurduna ekmek bandıysa,
Avcunu açıp çeşmerin sularına kandıysa,
Bağlanmış çıkın, içinde azık
İçinde ne var diye sordum etrafa
Bilgi dağarcığım genişlesin azıcık
Dediler bidondaki dut pekmezİ
Tabakta kuymak
Az sonra çıkın açıldı
Tere yağlı kuymaktan nefis koku saçıldı
Sanki ocaktan yeni inmiş
Arkadaşlarla bir araya gelip
Düştük yollara ,
Tam üç araba
Arabaları öyle doldurmuşuzki
Halı kilim tencere tava
Çıktık ta çalın eteklerine
800 m yüksekte
Güzel bir esinti
Arada kulaklara gelen
Helede görülen şey o cocuğun beynine
Kızgın iğne uçlarıla vücuda yaptırdıkları
Döğmeler gibi dağlanarak yazılmışsa
Sahipmi o çocuk onu unutma şansına
Ben daha beş yaşlarında
Toprak damın sivik başında
Yüz üstü uzanmış bakıyom etrafa
Bazı köylüler toplanmış...
Ne görürse insan onları yazar
Irgatlıktır işi tırpanı sallar
Sizlerle olsun bütün dualar
Kalbi taş olanın ciğeri sızlar.
Gece gündüz köle gibi çalışır
Baksan üzerinde yoktur çamaşır
Bir ekmeği sekiz kişi paylaşır
Vicdanlı olanın gözleri dolar..
Ana baba nedir kıymet bilmezler.
Sağlığında selam sabah vermezler.
Atası gözünü yumsun beklerler.
Leş kargalarıyla dolar köşeler...
Benim anam babam yoktur diyenler
Atasına bir tas çorba vemezler
İhtiyaç zamanı yandan geçenler
Ata ölsün gelip çöreklenirler.
Köyden ayrılırken önce sevinir.
Bir zamanda gurbetlerde didinir
Sonra biraz özlem birazda sinir
Kafayı taşlara vurasın gelir..
Gençlikte harika doyduğun yerler
Aradan geçerki uzun seneler
Aklına düşer o doğduğun köyler
Herşeyi terkedip gidesin gelir.
Burnuma baharla birlikte
Memleket kokuları
Gelmeye başladı
Ufaktan hazılıklar yapmalı
Diyeceksin hayırdır nereye böyle
Ee artık o güzel köyüme
Ta çocukken dahi
Haşır naşır olduğum topraklara.
Bak yine bahar geliyo aha
Ne kaldıki şurda ?
Mart sonu veya nisanda
Senede en az bir defa,
Git baba yurduna.ata yurduna ,
Nolursun, imkanların zor olsada.
O ebevenlerin hatrına,
En son imkanlarını zorla
Git Sakın Unutma .
İstersen unut.
Eşin dostun, çocukların ,
İnan hiç kimsenin olmaz umrunda.
Bir tarafları bilem duymaz vallaha.
Selanız falanda verilmez oralarda.
Aa falan ölmüş derler,
Taa seneler sonra.!
Bir çoğu seni hatırlamaz ,
Çook yakının olsada.
Git sakın unutma;
Geç kalmadın,
Zaman var daha
Süleyman Özpınar.
29.06.2014 Pazar.
Esgiden her dereden su akardı.
Artık yaylaların tadı kalmadı.
Çeşmeyi açtımda kovam dolmadı.
Zaman artık kıymet bilme zamanı.
Kaynakları gezdim hepsi gurumuş.
Dağda daşda mahsül sararıp solmuş.
İnsanlıkda ölmüş hatır yok olmuş.
Eski dostlukları bulma zamanı..
Bazı izler varki kolay kolay silinmezler
İşte bizdede mevcut o izler
Ben daha çocuk yaşlarda.
Hem ana, hem baba,
Bu dünyadan göç ettiler...
Hem öksüz hemde yetim kaldım.
Bense hiç kimselerin ocağına Sığmadım.
Herkesten ayrılıp, tek başıma yaşadım
Bir ev verdiler bana,
Sadece birtek oda
Dar bir hol vardı arada
Kilidi dahi yoktu kapıda.
Akşam okul çıkışı gelirdim,
O tek odama...
Bir radyolu teybim vardı,
Abimdan bana hatıra
Onu hiç ayırmazdım yanımdan
Çünkü benim can yoldaşımdı..
Koyardım sevdiğim damar şarkılardan
O söylerdi yanık yanık,
Orhan GECEBAY dan
Bense hıçkırarak ağlardım.
Ama sesimi hiç kiseler duymazdı.
İşte buydu benim yaşantım.
Benim çocukluk hayatım
Taaa ki askerlik çağına kadar.
Aynı evde aynı yanık şarkılar,
Aynı kadeh aynı rakılar,
Askerlik benim dönüm noktamdı
Daha bitirmeme sekiz ay vardı
İşte o zaman aylık izine geldim
Gözüm takıldı uzakta
Dünya tatlısı komşu kızına.
Yaşı küçüktü anne baba,
Taraftar olmayınca.
Hemen büyükler girdi araya
İşte hayat bundan sonra
Hep tersine giden hayatım
Döndü esas doğruya
Yaşım tam yirmi üçtü
Aha şimdide yetmiş üçünde
Çoluk çocuk, torun torba büyüdü
Herkes buldu eşini işini gücünü
Bizde mutluluklar içinde kalan ömrümüzü
Allah ele ayağa bırakmasında.
Bir gün bizde deriz ki "
Haydi artık elveda...
.
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirinhası.