Irmak olup ovalarda akardım
O ırmak gözesi çöktü dediler
İnanmayıp eski kanal aradım
Emekler nafile öldü dediler.
Yıllar sonu mahalleme varınca
Ne ablalar kalmış nede bir amca
Teker teker komşulardan sorunca
Gideli çok yıllar geçti dediler.
Geçerken insanlar selam verirdi
Oturup şurada dertleşirlerdi
Bu mekan boşalmış neredelerki?
O insanlar burdan göçtü dediler.
Gençlik büyüklere saygı duyardı
Gördüğü dostlardan hatır sorardı
Neslimizde gönül bağları vardı
Ne yazıkki o bağ koptu dediler.
Özpınarım görüp şaşırıp kaldım
Bıraktığım gibi duruyo sandım
Gerçekleri görüp kahırdan yandım
Eski gördüklerin bitti dediler.
Şair Süleyman ÖZPINAR
Şiirin hası. 25,09,2024,
Cennet gibi benim köyüm
Ucunda olsada ölüm
Özpıardır benim soyum
Ayıramaz soydan bizi.
Babadan nasihat aldım
Güzelliği içip kandım
Bu dünyada kalsın namım
Geri koyman namdan bizi.
Akşam başımı yastığa koyduğumda
Hep benim köyüm gelir aklıma
Şöyle eskilere gidip düşünüyorumda
Sabah namazında erken kalktığımda
O içimizi sızlatan ince sedasıyla
Ezan okuyan Osman ( topal )hoca
Bakıyorum hani şimdi nerde?
Kendi değil çocukları Ekrem hoca vefat etmiş. Cafer hoca ise köyü terketmiş.
Balta elinde kocaman kavak köklerine
Meydan okuyan Yemliha guçça hani nerede. ?
Çocuklarından biri erken bu dünyadan göç etmiş. Ruhu şad mekanı cennet olsun. Diğeri uğraşır balık işiyle.
Tavatır ata binerdi idirizin Veysel emmi
Atışa gerçekten süperdi.
Bir şaha kalktığında
İnsan zaptedemezdi.
İyiki ağzında gemi vardı yoksa dar gelirdi
Ortabayır mal tepesi. Çocuklarından
Ölenler Nazif ve Yakup abi.
Abdullah ve Gürbüz köyde İdris bir çocukların yanı bazan köyde.
Sebahaddin kışın Almanya yazın köyde
Gider gelir sevmesede.
Beyde eminin emmi uşakları var hemen bitişiğinde. Alirıza emmi.
Sürüyle malı davarı
Kuzusu koyunu özel yaylası.
Davar çobanı birde hizmetkarı
Köyde belli başlı bir ağaydı
Biri Naciye halam diğeri Sadiye bibim
İki tanede hanımı vardı.
Yakup abi Aziz abi çocuklarıydı
Ruhları şadolsun bunlardanda Yakup abide Turgay oldu genç yaşta rahmetli oldu. Aziz abiden İdris Nahit Sait ve Oğuz evlatları vardı. Kızlarda var ama tanımam. İdris Nahit erken hayata gözlerini kapadı. Diğerleri yaşamakta Allah sağlık sihat versin.
Tam köyün ortasında
Köy çeşmesi yanı başında
Süleyman Yavan emmi yaşardı
Etliye sütlüye karışmaz
Pek gereksiz işlerle uğraşmaz
Kendi halinde yaşayıp giderdi.
2-3 çocuk zaten kabus gibi
enseye çöken yoksulluk.
Çulla tezgahı vardı kilim dokur
Bir kaç parça bahçesiyle uğraşırdı.
Tam bizim sokağın karşısında evleri
Babamın has adamıydı.
Çocuklarından Niyazi abi Muhammet abi erken
Hayatını kaybetti ruhları şadolsun
Ahmet sağ Allah uzun ömürler versin.
[14:58, 30.03.2024] Süleyman Özpınar: Biraz ilerdeki sokakta Süleyman
Emminin gardaşı doktor emmi yaşardı
Askerlik yaptığı yerin revirinde görev yapmış. Diş çekmeyi öğrenmiş
Ordan birde diş prensesi getirmiş
Köyün diş doktoruydu.
Morfinsiz ilaçsız canlı canlı diş çekerdi
Sanmayınki para pul için yapardı
Asla kimseden bir kuruş almazdı.
Allah rahmet eylesin. Güzel insandı
Çocukları nerde kaç tane bilmiyom.
Hemen yanıbaşında değirmenci Ahmet emminin evi vardı.
Çok ileri görüşlü yenilikçi bir insandı
Dışarda ne gibi yenilik varsa
Takip eder köyümüze getirirdi.
O zamanlar köyde radyo dahi yoktu
Köye granfon radyo ardından teyp
Ve daha sonrada televizyon getirdi.
Çocukları Mahmut Nail Almancıydı
Lütfi Hacı İzmit’e taşındı.
Şu anda hapsinde hayatını kaybetti
Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun inşallah.
En yakın komşusu Musa emmiydi
Biraz iri yarı göbekli biriydi
Sanırım bundan dolayıki
Part Musa derlerdi Sakın yanlış anlamayın saygısızlığımdan değil
Er lakabıyla anılır derler ondandır.
Çocuklarından Ali vefat etti ruhu şadolsun. Fuat Kayseri’de Tacettin öğretmen emekli köyde arıcılıkla uğraşır. İrfan bağ bahçe ile uğraşır köyde çalışır.
Hepsine Allah güç kuvvet ve sağlık versin.
Hemen yanı başında Musa emminin kardeşi Kerim emminin evi vardı.
Kerim emmi hep yol kenarı kapı önünde
Topraktan yapılmış sekide
Otururdu altında bir yün minderle.
Her gelip geçen selam verirdi
Hemen biraz yerinden yekinip
Tebessümle selamını alırdı
O bir yerinden kıpırdamak saygıydı
Allah rahmet eylesin. Çocuklarından
Hasan vefat etti Allah rahmet eylesin
Hacı köyde Fahri Kayseri’de yaşıyo.
Kerim eminde az yukarda izci
Memet emmi yaşardı. Sanırım köyün
Yerlilerinden değil başka köyden gelmişti
Çocukları falan nerde bilmiyom
Evde kalan varmı bilmiyom
Gürün çarşıbaşındada bizim komşuydu.
Şimdi orasında boş kimse yok.
Ayni yol üzerinde en yakınında
Necip emminin evi vardı. Güzel insan
Komşuluğu seven yardımlaşmaya koşan
Babacan insandı. Allah rahmet eylesin
Çocukları Şerafettin güzel zurna çalardı
Yalçın motor sürerdi. Motorla kaza yapıp
Hayatını kaybetti Şerafettin hastalanıp vefat etti ikisininde ruhu şadolsun. Fayık öğretmen emekli olup köye yerleşti
Yüksel çobanlığı seçti.Bir sürü davarı
oldu maşallah Allah güç kuvvet versin.
Hemen arka kısmında Nuri emminin evi vardı. Kendisinin Güründe bakkal dükkanı vardı. Hafta sonları gelip köyde bağ bahçede uğraşırdı. Çocuklarından fikri okuyup mühendis oldu yurt dışına gitti Hamdi gurbette Hasan köyde. Yusuf ehliyet öğretmenliğ yapmakta. Yazları köye gelip baba yurdunu şeneltir.
[20:08, 30.03.2024] Süleyman Özpınar: Nurü amcalara bitişik olan
Abdurrahman emminin evi vardı
Kelokta güzel bir bahçesi vardı
Bizim bahçe komşusuydu. Allah rahmet eylesin.
Soy isimleri Aslan. Farklı bir yerden gelmiş olabilir çünkü bizim köy iki soyisminden ibaret. KÜÇÜKLER ve ÖZPINARlar. Bildiğim kadar tek oğlu vardı Mevlüt okuyup orman memuru olmuştu. Emekli olup köye yerleşti daha sonra vefat etti ruhu şadolsun.
En yakın komşusu Feyzullah amcalar vardı. Buranın dışında ziyaret denen mevkide yazlık evleri vardı.
Yazları malı davarı ile ziyarete taşınır
Kar yağana kadar orda yaşardı.
Orda büyük bağı bahçesi evi ahırı ve malına davarına yetecek kadar konutları vardı. Çocukları Muharrem abi ve Haco,Almanya’ya gidip çalıştı emekli olup geri yurda döndü. Okuyup doktor olan Abdullah,öğretmen Fahrettin. Öğretmen Fahri isimlerinde idi Haco vefat etti. Allah rahmet eylesin. Diğer çocuklara sağlık sihat dilerim.
Feyzullah amcaların bitişiğinde
Şükrü dayı vardı. Babamın dayısı oğlu.
Bir küçük bahçesi vardı onunla uğraşır. Boş zamanında yüvmiyeci olarak komşuların işinde çalışıp geçimini sağlardı.
Allah rahmet eylesin. Oğlu Murat okuyup
Öğretmen oldu sıtkı aşçılık ustası. Turgut
Erken vefat etti Allah rahmet eylesin.
Hemen arka kısımda Mehmet emminin evi vardı. Bunlar iki kardeş bir diğerinde Eşref emmi. Eskiden Rusya savaşında
Ailelerini kaybedip sahipsiz kalan çocuklar yol kenarında bitkin vaziyetteysen dedemlar görüp kiminiz kimseniz yokmu bizimle gelirmisiniz diye sormuşlar çaresiz olan çocukları tuz getirdikleri eşeklerin üstüne bindirip köye getirmişler. Köye gelince Mehmet amcayı dedemler almış Eşref amcayıda
Dedemin diğer kardeşleri alıp büyütmüşler. Evermişler çoluk çocuk sahibi oldular. Mehmet amcanın Çocukları Hasan Nurettin Alaattin Şabettin isminde çocuklarıvardı garibanlardı. Babam hep dal kol olup sahip çıkarkimseye ezdirmezdi. Kendi vefat etti Allah rahmet eylesin. Çocuklarda hepsi ekmeğinin peşinde
İzmit’e yerleşti.
Eşref amcanın çocuklarıda zıya öğretmen olan Mustafa vefat etti Allah rahmet eylesin. Tayyar yaşıyo oda sanırım istanbulda.
Yün minder almış altına
Ot yastıklar arkasında
Sekiz köşe şapka başta
Selam güzel insanlara.
Tabakadan tütün sarar
Gözler eşi dostu arar
Dostsuz yaşam neye yarar
Selam köyden duyanlara.
Ağaç gölgeleri mekan
Çıkınında peynir soğan
Bostan geçerinde doğan
Selam köyde doğanlara.
Doğum yeri cennet bilir
Dolaşsın hep şehir şehir
Nere gitse dönüp gelir
Selam köyün bulanlara.
Doğduğum yer deyip yanar
Hep bu aşkla kal Özpınar
Bülbül dahi gülün arar
Selam köyde olanlara.
Şair:Süleyman ÖZPINAR
Şiirinhası. 30,03,2024.
Çiçekli yün minder almış altına
Ot yastığa yaslanıyor koltukta
Sekiz köşe şapka takmış başta
Selam olsun her köylüm olanlara
Açmış tabakasını tütün sarar
Etraftan gözleri dostları arar
Hayatın dostsuzsa ne işe yarar
Selam dostum hem köylüm olanlara..
Hep yaşadık köyde güzel günleri
Kapanmış yarayı kazıma şimdi
Kurumadı sırtta o günün teri
Buram buram kokar burnuma şimdi.
Öküze deh deyip saban koşardık
Belimde önlükle tohum saçardık
Ellikleri takıp ekin biçerdik
Sanki masal oldu toruna şimdi.
Köyler zengin oldu fakir kalmadı
İnek beslenmez yoğurt çalan kalmamış
İnekle ahırı güzel kokardı
Taze boktan tezek yapan kalmamış.
Sizden mahsül bekler anbar çovallar
Bu ne lüks hayat beyler ağalar?
Her mahsüle hasret kaldı tarlalar
Çovalnan patates söken kalmamış.
Mahsülün ekmeyen fakir kalırdı
Her evin tarlada mahsülü vardı
Kimse üretmiyo hazıra daldı
Tarlalara tohum saçan kalmamış..
Köyü değil gençlik gurbeti seçti
İşte böylelikle üretim bitti
Herkes mal mülkünü bırakıp gitti
Tarlasına sahip çıkan kalmamış.
Hayatına yeni güzellik kattı
Varını yoğunu ne varsa sattı
Herkes birer tane araba aldı
Eşşeklere nalı çakan kalmamış.
Kalmamış köyümde mal ile davar
İhtiyaç kalmamış kim gelip toplar
Yerinde kurudu çayırda otlar
Masatla,örs,çekiç,tırpan kalmamış.
Özpınar bunların içinden geldi
Her şeyin kıymetin sonradan bildi
Ne yazıkki artık enerji bitti
Tarlada uğraşa derman kalmamış..
Şair: Süleyman Özpınar.Şiirinhası.30.10.2023.
Nezamandan beri hasretim desem
Benim için kapı açan olurmu?
Çıkıp gitsem ahe ben geldim desem
Benim için soba yakan olurmu?
Bizim êlin kar yağmurunu sevsem
Çorbasını içip ekmeğin bölsem
Ben bu köyde doğup büyüdüm desem
Tanıyıpta selam çakan olurmu?
Çok zor bişey değil hele bir dene
Buda benim köylüm gardaşım diye
Êlgördülük değil gerçek sevgiyle
Selam verip elim tutan olurmu?
Emek verip toprağına ter döktüm
Çarık giyip tarlalarda hergettim
Atmış yıl önceydi köyüm terkettim
Varıp gitsem bir tanıyan olurmu?
Arazi toprağım köyümde vardı
Ya kayboldu yada merraya kaldı
Eş dost baba mülkü gibi kullandı
Geçmişe dua okuyan olurmu?
Özpınarsın emek verdin toprağa
Allah rahmet etsin ana babana
Onların emeği çoktur burada
Hoş gelmişsin köyüne diyen olurmu?
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri.14.12.2022.
Evin tek odasında soba yanardı
Aile herkes aynı odada yatardı
Herkes bir birinin kokusuna doyardı
Millet böyle gardaşlık kazandı
Yediğimiz herşey leziz ve doğaldı
O devirde bunları bulup yiyen kraldı
Doktorada zaten hacet kalmazdı
Beden işte böyle bağışıklık kazandı
O bitler biz değil dünyayı sardı
Külle yıkanan çamaşır mis kokardı
O bitlerinde yaşam hakkı vardı
Beden böyle bağışıklık kazandı.
Kundura vardıda bizmi giymedik.?
Süt peynir pekmez alasını yedik
Her gıdamız bol bol beyler gibiydik.
İnsanlar böyle aşıklık kazandı
Hep doğduğum köy aklımda.
Başımı şöyle bir yastığa koyduğumda
Eskilere gidip düşünüyorumda
Bağını bahçelerini ,O güzel insanlarını
O ince ve zarif sedasıyla ezan okuyan topal hocayı
Minaresi dahi olmayan camimiz vardı
Ama her tarafından sular akan kuş cenneti gibi bir mekandı.
Cami kapısının önünde ezan okur
Köylüye sesini duyurmaya çalışırdı.
Yanı başında bir su değirmeni
Onunun taş üzerinde şıkırdayan şakşakı kendi başına bir ahenkti
Etraftaki kuş sesleri.Değirmen oluklarından akan su sesleri
Değirmene un üğütmeye gelen müşterilerin kaba kaba sohbetleri,Sanki bir orkestra gibiydi.
Değirmen müşterileri kimisi çovallar üzerine uzanmış uykuda
Kimileri değirmenin önündeki ulu dutun başında.
Köy yolları yine dolu karmola?
Eşeklerle gelip giden varmola?;
Yorulunca göllücede birmola
Veripte mangal yapan varmola.?
Sözeri merakı bitmez dünyada
Araştırıp sorar bazan mevlaya
Cevap vermez hüda,sorar kuluna
Sorulara cevap veren varmola?
Kış gelince köy yolları kapanır
Mal davarla dolar avul ve ahır
İşte böyle yaşam böyle bir kahır
Böyle bir hayatı bilmezlere sor..
Bizim işlerimiz zevki sefadır
Sanki bir mutluluk sanki bir aşktır
Bizim yediğimiz helal bir aştır
Haram lokma ile doyanlara sor
Bahar gelir dağlar taşlar yeşerir
Her köşede tosun torba eşinir
Gelin kızlar kırda güller devşirir
Böyle bir hayatı görmezlere sor..
Alışanlar çalışmadan yemeye
Her gün süslü püslü giyip gezmeye
Kimse söz edemez benim köyüme
Böyle bir hayata girmezlere sor
Gerçek hayatı biz yaşarız burada
Bazan çıkan çatlak seslere kanma
Bizler bu hayatla mutluyuz amma
Bizle dalga geçen gerzeklere sor..
Şair:Süleyman Özpınar.Sözeri=
Şiirinhsı.04.02.2022
Muhtar bir köyün orta direği.
En ufakta devlet birimi
Ama çok büyüktür yapacağı işleri
Kendi çapında uğraş verir köyünde
Muhtar devletin asil temeli
Muhtar deyipte gelip geçmemeli
En basit devlet birimi
Olarak gözükür halkın gözünde
Ama çok yanlış bir düşünce
Köyünü en iyi o tanır
Nerde ne eksik vardır
Tüm eksikler beyinde toplanır
Yetkili mercilere taşınır
Köyünü köy yapar ve yaptırır.
İstediği işileride elde etmişse
Öyle keyif yoktur ağada beyde
İmkanlar dahilinde
Ve elinden geldiğince
Koşar koşturur her yöne
Hep hizmet için vardır köyüne
Allahım güç kuvvet versin sizlere
Selam olsun saygı değer muhtarlar
Sizler baş tacısınız o güzelim köylerde..
s.özp.
Nasıl anlatsamki seni
Ozanlarda türkü köyüm
Seni söyler sazım teli
Romalarda övkü köyüm..
Ben işte o köyde doğdum
Güzelliği orda buldum
Ben gurbetçi nasıl oldum?
Bu gün,yarın,dünkü köyüm.
Koşar herkes ekmek için
Herkes gibi gülmek için
Mutlu yuva kurmak için
Yolum bura düştü köyüm
Özpınar kaynağım orda
Ruhun sende beden burda
Sana kavuşmamız zorda
Çok uzaksın çünkü köyüm.
s.özp.
Gurbet êlin hapisinden
Kurtulması ne güzeldir
Toprağında kur bir düzen
Yan yatması ne güzeldir.
Korona'nın sitresinden
Kavurucu güneşinden
Küllük gibi nefesinden
Korunması ne güzeldir..
Çekilmiyo büyük şehir
İnsan seli sanki nehir
Yediklerin çoğu zehir
Köy doğası ne güzeldir..
Git bahçende kafa dinle
Her ağacın altı gölge
Yap enseni şarkı söyle
Kahkahası ne güzeldir..
Özpınardan bir tavsiye.
Atlayıp gitsen köyüne
Halı gibi çim üstünde
Kahvaltısı ne güzeldir..
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirinhası.09.11.2021.
Tanımadım köye girdim.
Sessiz naralarla dolmuş
Hani benim kerpiç evim
Beton binalarla dolmuş..
Bizim bu haneye nolmuş
Gül kalmamış hepsi solmuş
Koru komşu tüm yok olmuş
Tanınmaz simalar dolmuş..
Her çeşit meyveler vardı
Hani ondan eser varmı?
Güzel köyüm sanki barmı?
Her köşe boş şüşe dolmuş..
Eski sazan balık hani?
Gözükmezdi ırmak dibi
Göl yerlere koy sepeti
Sabah balıklarla dolmCAN KÖYÜMuş.
Sebze meyve ev dolusu
Ovayı sarar kokusu
Sanki parfümer deposu
Artık acılarla dolmuş.
Şair:Süleyman Özp.
Şiirinhası.22,09.21
Hasetlik yok kalpler temiz.
Köy olarak bir aileyiz
İçimizde yok pis nefis
Ata vermiş terbiyemiz
Deriz rahmetler eylesin
Dili dönen kul söylesin..
Eskileri hep bıraktık
Kalpten kolkola takıldık
Dedikodu yoktur artık
Kim söylemiş yok farklılık
İster Ahmetler sölesin
İster şevketler söylesin.
Hepimiz olduk birimiz
Birimiz olduk hepimiz
Güzelliktir hedefimiz.
Söz verdik asla dönmeyiz
Maşallah de göz değmesin.
İtiraz varsa söylesin?
Biz ezelden gardaş idik
Bir leğenden çorba içtik
Sevgi saygı yüce dedik
Bunu bizde kanun bildik
Kimse gücenip gülmesin
Eskiler bilir söylesin..
Özpınarsan suyun temiz
Şefkatın var derya deniz
Bu günlere şükür deriz
Mevla verir bizler yeriz.
Şükür demeyen gelmesin
Yanlışım vamı söylesin?
Şair Süleyman Özp
Şiirinhası.22.09.21.
Köyde bir eşeği ödünç alanlar.
Son model araba beğenmez oldun.
Çoluk çocuk hepsi lüks hayat yaşar.
En yakın akraba beğenmez oldun.
Şüşeden sinekli şarap çekenler.
Kalkıpta sağda solda çemkirenler
Çıkmışlar balkonda wiski içerler.
Artık ana baba beğenmez oldun..
Küllükte debelendin hiç unutma.
Bu sözleri duyup hemen somurtma.
Kabuğunu beğen pişmiş yumurta
Şimdi köy kasaba beğenmez oldun..
Nerden geldiğini çok iyi düşün.
Nankör olma köşe döndüysen bu gün
Seni bu hale getirenle öğün..
Şu gül vatana beğenmez oldun
Başbaşa ol doğa ile.
Meydan oku pandemi'ye
Ayrılmışsan emekliye
Şehri bırak gel köyüne.
Güzel yaşa kalan ömrü
Büyük şehir ömre törpü
Kokla köyde gerçek gülü
Şehri bırak gel köyüne.
Yaşın kemaline ermiş
Çoluk çocuk yerin almış
Sayılı günlerin kalmış
Şehri bırak gel köyüne.
Köyle kol kola yürürsün.
Gülmeyen yüzün güldürsün
Köyde yaşam sen ömürsün.
Şehri bırak gel köyüne.
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası..15.12.2020.
Köyüm köyüm haşin köyüm
Bağın bahçen yeşil köyüm.
Benim için altın köyüm.
Toprak ile taşın köyüm.
Göçen gitmiş memleketten
Haz duyarım ben görmekten
Farkın yoktur bir cennetten.
Sende her gün aklım köyüm
Benim köyüm Sularbaşı’m
Orda buldum can yoldaşım
O toprakta var göz yaşım
Sen çocukluk aşkım köyüm.
O çamurlu yollar bitmiş.
Yollarına taş döşenmiş
Güzel hizmetler verilmiş
Her kul hizmet katsın köyüm.
Emek veren kul sağolsun.
Biri bin kattan çok olsun
Bunu artık herkes duysun
Gelen sahip çıksın köyüm.
Köyüm görücüye çıksın
Gelip gören hayran kalsın
Gürün Sivas bir şey yapsın
İlk ışığı yaksın köyüm.
Olsun ikinci GÖKPINAR
Bunu şahsım size sunar
Önlerinde cesur MUHTAR
Sel olupta taşsın köyüm.
Gitmezsen kimse çağırmaz
Tok aç halinden anlamaz
İstemezsen umru duymaz
Her kapıyı çalsın köyüm..
Okuyan bana gülmesin
Bu bir rüyadır demesin
Dili dönen kul söylesin
Gerçek yerin alsın köyüm.
ÖZPINAR’ım hep çağlarım
Yıllardır hayal kurarım
Görmesem kalpen yanarım
Gerçek cennet olsun Köyüm…
Şair:Süleyman Özpınar.
ŞiirinHası.07.11.2020.
İki oda evin olsun.
Kış olsada git köyüne.
Bir kanepe soba konsun.
Boş kalsada git köyüne.
Köyde güzel yeri seçin.
Bir kaç külek tahıl ekin.
Böyle kara günler için.
Kar yağsada git köyüne.
Yerleşmeniz şart değildir.
Önemli olan temeldir.
Gençler dönmeye engeldir.
Hiç nazlanma git köyüne
Harmanda dövene öküzler koştum.
Yaba elde azık gözleyen oldum.
DİRGEN'i'alıpta haymalar vurdum.
Ah köyüm diyerek sızlayan oldum.
Tırpanlarla nice yoncalar biçtim.
Burma kalıcıyla burmalar büktüm.
Her şeyi bırakıp gurbete göçtüm.
Bunların hepsini bilmeyen oldum.
Kızıyla beraber köyüne ata yurduna gelmişlerdi
İndi kız arabadan şaşkınlığını daha fazla gizleyemedi.
Bu ayağımın altındaki topak topak şeylere baksana.
Bunların adı nedir anne söylesene?
Anne nasıl ifade kulanacak şimdi o çocuğa.
Kızım onlara daş derler çoğu yerlerde.
Sen farketmedinmi hiç izlediğin dizilerde?
Çok gördüm ama bu kadarını ilk defa.
Tahtadan yapılırdı eskiden beşik.
Sajda ısınırdı sıcacık höllük.
Ağzımızdaki tülbentten emzik.
Sağ salim işte bu günlere geldik
Hep ahşap ve doğallarla büyüdük biz oğul
Tek odada yanan teneke sobam.
İçinde tezekle dolardı kovam
Üstünde pişerdi çörek ve çorbam.
Yanımda yatardı o garip anam.
O güzellikleri hep beraber gördük biz oğul..
Sabah işe giderdik önümüzde eşek.
Paçamızada gara bir şalvar giyerek
Sırtımızdaki çizgili dırıldan göynek.
Hep elimizden tutardı yardımcı melek
O günlerde hür ve özgürdük biz oğul
Yinede o günlere derim binlerce şükürler.
Ne güzel ahenkliydi o geçen günler.
Akşamları herkesi gezerdik ellerde fener..
Rüzgar vurunca arada bazanda söner.
O karanlık,çamurlu yollarıda yürüdük biz oğul.
Hiç umrumda olmazdı bütün yollar bizimdi.
Her gidilen yerde dostluk güzeldi.
Dut kurusuyla beraber ceviz yenirdi.
Çocuklar çocuk büyüklerse büyük idi.
Her kişi kendi yerini çok iyi bilirdi..
Hep o güzel insanlarla büyüdük biz oğul..
Özpınarda artk eskidi eskileri severiz
Hep o günleri özler o günleri överiz
Onun için hep eski şarkıları söyleriz
Yeniler konuşur biz sadece dinleriz .
Buralardan göçümüzü artık yükledik biz oğul.
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.06.10.2020.
Asvalttan geçen yolcu otobüslerine
Hiç el salladınmı?
Şöyle içten tatlı tatlı gülerek.
Hemde camdan bakanlara el sallarken
Gazete işareti yaptınmı?
Otobüste fazla gazete varsa atarmısın derken
Tarzanca hareketler yaptınmı?
Camdan atılan gazete sayfa sayfa savrulunca etrafa.
Hiç unutulurmu içte kalan hatıra.
Azmı çanak tuttuk öküzlerin bokuna.
Yandık kavrulduk sıcak güneş altında.
Asla silinmedi hepsi bir bir aklımda.
Haydi kabadan diyerek çıkardı nara.
Birde iskemle birde minder vardı altımda.
Sürülen ya buğday harmanı yada arpa.
Sürülmeyle bitmezdiki kocaman hayma.?
Vay dinine yandığımın dünyası.
Önünde duran kırk elli yumurta.
İşte bu garibimin ekmek parası.
Kelimeler yetersiz kalır yutkunursunya
Bir kelime konuşamazsın zorlansanda.
Düğümlenip kalır boğazda.
İşte bu fotoğrafı gördüğün anda.
Geri dönüp beyfendiye şöyle bir baktım.
Donuk vaziyette bir zaman kaldım.
Bu kadar güzellik hepsi bir arada.
Dağda ,taşta bayırda.akşamı ve sabahında.
Her ihtiacın bir eşek sırtında.
Hayat ne güzel ahanda burda.
Banane zam gelmiş
elektriğe bilmem doğal gaza.
Irgalamaz beni ne muhtar nede ağza.
Umurumda bile değil vekilin maaşı.
Meclis lokantasında yediği ucuz aşı.
Açarım çıkınımı
Allah ne verdise bulurum bir pınar başı.
Evet bundan her eve gerekli.
On liraya çıkarsalar benzini.
İster çulla bin ister semerli.
Ne yağı biter nede benzini.
Zincirleme kaza asla yapmaz..
Parçalar kırmaz motoru yakmaz.
Bir hatası var farları yanmaz
Ne yağı biter nede benzini.
Ne gözelde demiş şu cümleyi diyenler.
Çok paraya gerek yok,yaşamayı bilenler.
Birde hayatta insanları insan diye sevenler.
İşte bu yalan dünyaya layık olup gelenle..
Selam olsun tüm güzel insanlara.
Hayatı hayat gibi yaşayanlara..
Afiyet olsun hayatını yaşa be gardaş.
Senin vicdan gerçek vicdan olsaydı.
Sana bakıp sana karşı çıkardı.
Bunu mezardaki deden duysaydı.
Ordan kalkıp sana tokat çakardı..
Babanızsa gardaş gibi sevdiğim.
Aynı tabakta çok çorbalar içtim.
Ben kötü niyetli insan değilim.
Olsam zaten kanun yolları vardı.
Gardaş biz uzaklarda olsakta.
Atalarımızın ayak izleri var..
Göz yaşlarımız var oralarda.
O gözüken topraklarda..
Ayrı ayrı anılarımız var,
Her karışında.
Hemde birkaç değil sayısızca..
Hiç unutulurmu be gardaş??
Gardaş kafaya koymuş Malatya .
İnsan kıyarmı şu güzel tohmaya.
Üstten şöyle doyulmazki bakmaya.
Nasıl gider yadellerde coşup akmaya.
Bizde toprak yokmu?akıp sulasın.
Önüne devlet baraj türbünler yapsın.
Köyümüze bereket güce güç katsın.
Sevgi versin aşk versin kuru tarlaya.
Aboo adam o yün döşek yün yorgan
çif kişilik yastıkta
yatmayı nasıl istemez??
Köye gidecen ev taştan ve kerpiçten.
Damın kapamasıda ardıç tersikten.
Duvarlar çamurla sıvanmış.
Kuzular koyuna burda karıştı .
Ana kuzu birden bire meleşti.
Buna akıl ermez bu nasıl işdi?
Her kuzu anayla buluştu gördüm.?
Ananın kokusu sarar etrafı.
Her guzu koklayıp buldu anayı.
Her işin erbabı ulu mevlayı.
Bazı unutanlar olmuştu gördüm...
Dünyaları değer köyde yaşantı.
Ayaklar toprakta,beslenir beyler..
Hayatın unutulmaz güzel yanları.
İşte buralarda yol alır beyler.
Oksijen doğal sebze çeşnisi.
Buz gibi su akar sokak çeşmesi.
Oturup o sudan bir tas içmesi..
Sanki zemzem gibi şifadır beyler.
Köyümün dikenli gındık keveni.
Gelip şehirlerde süs olmuş emmi.
Harmandaki kırık dişli düveni.
Gelip baş köşeye gurulmuş emmi.
Bizim köy toplanıp şehire gelmiş
Halılar yok olmuş kilim serilmiş.
Elliklerde duvarda,ekinmi dermiş?
Sanki bunlar bize darılmış emmi.?
Orda Bir köy var,çok,cok uzaklarda.
Şimdi nasıl özledim,bu karda,kışta.
Olsun,yinede giderim,belki yakında.
Taze ekmek gibi kokarsın burnuma...!
Köyüm.
Niye bekleyemki gelecek baharı
Hiçmi görmedik biz yağmuru karı?
Aylarca çekemem ben bu ahuzarı.
Defne çiçek gibi kokarsın burnuma.
Köyüm.
Sen benim köyümü gördünmü?
Hiç yolun düştümü oralara?
Beraber gezmek isterdim senle.
Hemde el ele.
Ta üst taraftan başlayıp,
Dağını taşını en ücra köşelerini bile.
Bir yerde yüz yüze veya sanalda.
Bir köylümü gördüğümde,uzaklarda olsada
Sanki bir gardaş görmüş gibi seviniyorum.
İşte bu sırrı senelerdir çözemiyorum.
Çocukluk anılarım orada kaldı.
O yıllarda tüm aile bireyleri ordaydı,etrafımdaydı.
Gardaşım dökülen gazelleri toplamış.
Kavakların kuru dallarını doğratmış.
Çayırda yaban tezekleri çovallatmış.
Sanırım bu kış bize lazım olacakmış..
Ruslar şeyimizi keseceklermiş bizim
Pardon yani gazlarımızı diyecektim.
Şeyimin ucuna geldi geldi diyemedim.
Sanki bizim eskilerde gazımız varmış.
Şu mutluluğa baksana.
Şimdi sor bunlara
O mutluluktan birazcık kalmışmıdır acaba?
Ağızlara baksana
Hepsinin ta kulaklarda
Haykırıyorlar kulak çınlatırcasına.
Umurlarındamı dünya?
Fakir olsakta inan hiç bir gün aç kalmadık.
Çocukluğumuzu gururla aşkla yaşadık.
İki gardaş sarılıp bir yatakta yatardık.
O gece mutluluktan kuşlar gibi uçardık..
İyiki o günleri hep köyümde yaşadık
Sonra insanlığın tam kıymetini anladık.
Yenilerde onu bulmak için çok aradık.
Yazık hiç birinde arananı bulamadık.
O ses aldı beni benden.
Köyümün su değirmeni.
İç dünyama huzur veren.
Köyümün su değirmeni.
Su akışı baş döndürür.
Akar hızla daş döndürür
Gece gündüz un üğütür.
Köyümün su değirmeni..
Tüm belediye başkanlarına çağrı.
Şu her insanın her anadolu uşağının özlem duyduğu.
Hobi bahçeleri projesini ciddiye alsak.
Her semtlerde yaygınlaştırsak.
Hele hele emekli arkadaşlarımıza,Eğlence bulsak.
Evde küflenip oturmaktan turtarsak
İşte bu Ebemizin,Anamızın yaptğı un aşı
Ortasındakide bol tere yağı ve,
Çiğ süzme dut pekmezi.
İnan o pekmez baldan lezzetli.
Tavada yağ eridikten sonra
O pekmezden bir kase yağın üzerine dökersin
Yağınan beraber bir takla atnca indirirsin
Mustafa Kemal Atamız,
Şöyle demişdi.
Köylü milletin efendisi...!!
Hani köylü milletin efendisiydi?
Ne köyü kalmış nede kendisi.
Köyleri terketmişler,
Şehirli olmuş hepisi.
Ne çift süren kalmış,
Nede harman savuran
Ne ekmek pişiren var,
Kızdığına köpek diye bağırma.
Kangalların gidiyor çok zoruna.
Gördüğün köpeği kangaldır sanma.
Kolay ulaşılmaz bizim kangala.
Nankör değildir ha asla ve asla..
Ne çakala benzer,nede sırtlana.
Dost düşmanı tanır tek bakışla..
Kimse bulaşmaz bizim kangala.
Babam Gürün çarşı başındaki
Topal Mevlütten bir eşek almıştı
Adamdan azmaydı sanki.
Önceden adammışda evrimden sonra,
Eşek olmuş gibiydi.
Boz renkte,temizmi temizdi
Boya istemez, Cila istemez.
Buzda kaymaz, Su geçirmez..
Nerde giyersen giy farketmez.
Giy top oyna . Düğüne git,
Geç halay başına.
Zıplaya bildiğin kadar zipla.
Bakarmısın şu zerafetli duruşa.
Bir asrı geçti hâlâ uygun modaya.!
Gardaş çok şanslısınız size nemutlu.
Karlar yağmaz oldu,köyün yoktu huzuru.
Gardaş bizim pınarlar hepten kurudu.
Gökten bereket yağardı herşey boludu.
Davarlarımız taşıma suyla sulanır oldu.
Kimileri yüzlerce derine kuyular vurdu.
Kimi boşuna uğraştı kimisi suyunu buldu.
Dağları yırtarak akan eski akarlar noldu?
Bana derler Halimoğlu
Gurbetlerde halım noldu
Bağım bahçem viran oldu
Gelip kuzgun kuşlar kondu.
Aşığıyım sevgisiyim
Ben köyümün delisiyim
Bende böyle birisiyim
Nolur makül görün bunu
Hazan oldu hazan oldu
Kaderimi yazan oldu
Kepçe gibi gezip durdu
Son durağım kazan oldu
Bir gün evde üç gün dağda
Bir gün tarla bir gün bağda
Hayat bitti boğuşmayla
Mutlu günler bozan oldu
Arkadaşlar
ben köyümü çok,çok çok özledim.
Aha bunları yazarken
gözden yaşlar süzerim.
Elimde değil
orda geçti çünkü en tatlı günlerim
Köydeki taaa
12,13 yaşlarıma kadar giderim.
Elden birşey gelmez bu dünya fani
Bu köyü köy yapan ulu atalar hani?
Eski haliyle kalsaydı herkesler kani
Geceyi gündüze katan babalar hani?
Harıklar akar ovayı kütür kütür sulardı
Her köşemiz sebze,meyve dolardı
Arılar uçuşurda gülden güle konardı
O çamurla sıvanmış kovanlar hani?
Ewet eşsiz harika bir köyümüz var
Güzellik istemiyor içindeki insanlar
Girişimci, mangal yürekli olamadılar
İşte bu yüzden gördüğün beton yığınlar.
Bu şikayetim köyüm sularbaşı'ndan
Orda ne bir bahçem ve nede bir tarlam
Benim çabam bir yabancı geldiği zaman
Gelip gördüklerinde hayran kalsınlar.
Benimde bir köyüm var.
Tam ortasından ırmaklar akar
Etrafına bak sırf kel dağlar
Ne ormanı nede yeşili var
Her tarafın sarmış ulu kayalar
Bahar yağmuruyla
Bahar gelince koyunlar yavru yapardı
Anamda onlardan avuz sağardı
Onun kendine has
Bir lezzeti,bir tadı vardı
Kuzulara avul köşesine
İnce çubuklarI yan yana dizilir cığ denen
Küçük bir evcik yapılırdı.
Otlaklar çok uzak değildi
Hemen yakındaydı
Anamda arkamdan beni takip ederdi
İlk çıktığımız zaman kuzular
Otlamaktan çok zıplamayı severdi
Bizim hoşumuza gider,
Anam kahkahayla gülerdi
ağım bitince guzuları emiştirirdik
Her guzu gidip anasını bulurdu
Buda Allahın bir hikmeti
Yabancı kuzu gelince ana tekmelerdi
Arardı kendi yavrusunu,
Buluncaya kadar melerdi
Ey gidi koca adam
Hep böyle oluyor
Bu yalan dünyada yaşayan
Böyle kurmuş düzeni
Biz kullarını yaradan
Gelir dünyaya bir çırpınış bir telaş
Köyümde doğdu bak bu adam.
Kendisinden çok dosta yanan.
Her peteklere çomak sokan.
Buda böyle bir ,deli adam....!
Her dostunu arayıp bulan.
Ayrı ayrı selamlar salan.
Boyundan büyük işe dalan.
Harap derenin seli adam...!
20.asra geri gidesim geldi.
Gelinlerimiz damadat evine giderken,
Ata binerdi.
Bir kişi atın gemini tutar
İki kişide üzengiden tutup göz kulak olurdu
Gelinlerimiz gıymatlıydı.
Benim 20.asra geri gidesim geldi.
Düğünlerimiz tam 3 gün sürerdi.
Cumadan başlar pazar akşamı sonlanırdı,
Yeşilhalılarla kaplanmış gibi
Bahçelerde düğün hazırlığı yapılırdı
Kerpiçler üzerine kalaslar konarak
Büyük bir alan çevrilirdi.
Valla ben özledim 20.asrı
Hepimizin her ailenin birer köyleri vardı.
Kendi köyümüzden başka köylere
Veya ihdiyaç teğmini için şehire
Atı olalan atlarıyla yoksa eşeğiyle
Yolculuğa çıkardı
Eskiden bizim bir köyümüz vardı.
Orda bizim atalarımız yaşadı.
Yeni nesil ordan dağıldı,
Her yöreye,her illere,her devletlere saçıldı.
Ama bunları yeni nesiller unutmamalı.
Arada bazan hatırlanmalı.
Valla ben özledim 20.asrı artk.
Bostanlarımızı kendimiz yapardık.
Yazın eker biçer toplar,
Kış gelincede ağız tadıyla yerdik
Ahırlar dolusu malımız davarımız vardı
Anam sabah kahvaltı saatında ahıra giderdi
Pinden taze taze yumurtalar alıp gelirdi.
Yumurtaları tere yağıyla yapardı
Tavaya koyunca cazır cuzur eder
Mis gibide kokardı
Benim 20.asra geri gitmek,
Geliyor sanki içimden artk
Fukaraydık bazan aç kalırdık
Gara lastik bulamaz çarık giyerdik
Tarlaları kara sabanlarla sürer
Tohumları önümüze önlük bağlar
Avuçlarımızla saçardık tarlalara
Verimliydi,bereketliydi
Çokta gıymatlıydı.
Heyyyyt dedeye bak dedeye
Sırtını vermiş toprak berklere
Torunlar kapmış minderleride
Kendisi kalmış kuru yerlerde.
Dedelerin kaderi budur koçum
Atmışını geçen toruna maymun
Çocuklarla oynamadın bir oyun
Torunla debelen tozlu küllerde.
Biz karşılıklı iki kişiyle kollarından tutardık .
Damın bir ucundan diğer ucuna kadar sallardık.
Uzaması için birde kendir ile bağlardık.
Damda Loğ çekerkende zevkten uçardık
İnsan unuturmu doğduğu köyleri?
O zaman kaybedersin öz benliğini.
Hatırlamaz orda geçmişini ceddini.
Herkes nasıl,nerden geldiğini bilmeli.
Köyünü unutan bir köylü olurmu?
Köyüyün içmedinmi bir tas suyunu?
Merak etmedinmi eski geçen soyunu?
Herkes nasıl,nerden geldiğini bilmeli.
Çocukken ordaydım,toprağında oynadım
Meyvelerin yedim ,tatlarına doymadım
Irmak göleğine beyaz donla atladım
Yaban ellerinden bezdim sana doymadım.
Yayla evlerini teker ,teker dolandım..
Kavalların çalıp hoyratların söyledim.
Adım adım dolaştım çevrede köylerin
Yaz boyunca gezdim amma doymadım.
Bir komşumuz vardı
Tam manasıyla insanın hası
Lakabı Çam Mevlüt
Heybetli ve yiğit adamdı
Heybetinden adam korkardı
Zaten lakabınıda ordan almıştı
Hey gidi Veysel Emmi
Han önünden maltepesine nara atardın
Kocaman bir aile topluluğunu
Ayakta tutardın.
İki hanımdan sekiz çocuğu
Bir birine bağlayan
Efsane adam.
Bunu düşünemdik, asırlar boyu.
Ne kadar kolaylıkmış bize hey komşu.
Eşyalar doldur al yanına çocuğu
Nur içinde yatsın,kim bulduysa bunu.?
Lüks hayat olmuş benim güzel köyüme
Bahçede ne topladın doldur terkine
Yükle bunların hepsini birtek eşeğe
Üstüne sende bin tut evin yolunu.
Bir kalbi çalınca hırsız dediler.
Bir kapı çaldım zamansız dediler.
Islık çalıyordum densiz dediler.
Başka ne çalıp söyleyem abiler?
Dayak çalıyordum yobaz dediler.
Alkışa başladım yersiz dediler.
Kerpiç çaldım bu samansız dediler.
Başka ne çalıp söyleyem abiler?
İlk tercihim oldu,boz yokuş dedim.
O mevkide suyu bol akar gördüm.
Götürdüm kepçeyi imara girdim.
Sıfırdan bir bahçe yapmak istedim.
Neden nasıl aşık oldum toprağa?
50 yıl geçti yeni düştü aklıma.
Özlem duydum ana baba yurduna.
Toprağımı gidip işleyecektim.
Ecdadınız sizden kalıcı hizmeti bekler.
Size metiye dizer beşikteki bebeler.
Her hizmetin yolculuk sonu cennette biter.
Yetkili mülki amirlikler olsun seferber.
GÜRÜN şuğuluna gardaşlık olsun beraber.
Turistik mekanlar olmayı GÖZ'de hakeder.
Hep birlikte olupta yürümemiz gerekir.
Önce birilerinin kulağına bişeyler fısıldanacak
Ve irkilerek kalkacak.
Yavaş yavaş kafalar kurcalanacak.
Yetkili merciler işte o zaman uyanacak.
Her köylü bir birine kucak açacak.
İşte o zamanda fitil ateş alacak.
Bizler bilmezdik,televizyon,telefon.
Sabah mahmurca uykulardan kalkardık.
İnceden ince,çalınırdı gramfon.
Pazar tezgahındaki naraya kaldık.
Artık hayalmi hırçın delikanlılık.?
Petekteki işlenmiş oğul balıydık.
Söz verdimi saniye şaşmaz damlardık.
Saatlara razıyız aylara kaldık.
Doğup büyüdüğüm yer güründür gürün
Köyler içinde namın salmıştın köyüm
Orada geldi geçti çocukluk günüm.
Son gördüm seni yetim sanmıştım köyüm.
Köyümün dağlarında kartallar vardı
Yüksek kayalar bulup yuva yapardı
Semada uçarlarken takla atardı
Şimdi domuz elinden bıkmışın köyüm.
Güllüceden geçince çatal pınarı.
Yıkılmış harap olmuş yayla damları.
Merra halne gelmiş buğday tarlası.
Oralarda sürmediğim tarlamı kaldı.
Kartal kayaya doğru çıkalım dedik.
Sularbaşına ordan bakalım dedik.
Bütün köye bir selam çakalım dedik.
Ayak basmadığımız taşlarmı kaldı.?
Tırpanlarla nice yoncalar biçtim.
Burma kalıcıyla burmalar büktüm.
Demirden gazguçla çiğdemler söktüm.
Yine dağda çiğdem sökmek isterim.
Sabah öküzleri önüme kattım.
Belimde önlükle tohumlar saçtım.
Tahtadan elliği parmağa taktım
Kalıç elde ekin biçmek isterim.
Köyde yaşıyorsan,köyün tadı bitermi?
Allah oralara vermiş sonsuz lezzeti.
İnan dünyalar değer küllük tezeği.
Gardaş nolur eyi bilin o kıymeti.
Yalnız yazı değil kışıda gözeldir
Hazan olursa daldan düşen gazeldir.
Her bakış bana bir anıyı çözendir
Ömrüm sona kadar unutmam seni .
Doyduğun sandılar anasına guzular..
Buğdaylarımızı kapcığından soydular.
Katliam yaparken acep kime sordular?
Topraktan köklerimizi ayrı goydular..
Daha yeşilim âniden uzadı boyum.
Başakları doyrurken kurudu suyum.
Susuzluktan büküldü bu kuruyan boynum.
Saplardan başaklarıda ayrı goydular !
Ah gejgere imkan varmı seni unutmaya?
Ahırlardan azmı gübre taşıdık ahbunluğa
Bacaklarımız yamıla yamıla
Abilerimden biri önde ben arkada
Gücüm yetmez kollarım sanki uzardı
Onunla kafalar kaşlar yarıldı.
Nice komşuların camı kırıldı.
Komşu Hacı dayı fena kızardı.
Peşimizde sokak sokak taşlardı.!!
Bizlerde çıkardık harman yerine .
Evlere uzaktı beş yüz metire.
Vururduk gözüne ocak metliğe.
Oynardık ama gerçekten sakattı.
Doğru dürüst yoktur suyu,yolları.
Ne doktorları var,nede baytarı
Kim ne derse onlarada kanardı
Garip köyde garipçe yaşayanlar.?
Savuracak buğday harmanı yoktur
Örtünecek çarşaf yorganı yoktur
Derdini sorsan her insandan çoktur
Doğup köyde garipçe yaşayanlar.?
Beni iyi dinle,kulak ver bana
Bizim esas ana yurdumuz
KANGAL'da
Ama namımız bütün dünyada
Ne zaman bir sıkıntın olsa
Ne zaman başın sıkışsa
KORKMA.
Cingil çobanın herşeyi
Keçiyi tutar, sütünü cingile sağar
Pişirip içer sırtındaki abanın cebine koyar
Akşam olunca koyakta koyunlarla barabar yatar
Yine sütleri sağıp yoğurt çalar,
O yoğurt sabaha kadar,
Taş gibi donar
Senede en az bir kere kalaylatırdık
Sapından tutup azmı yoğurtt taşıdık
Çalkalanıp dökülmesin diye havalarda tutardık
Unutulurmu hiç sadece uzakta kaldık
Irmaktan suyu doldurup kafalara dikerdik
Yarısını içer,yarısını yakamıza dökerdik
Beceriksizlik sanmayın biraz serinlerdik.
Bir bakraç suyla zaten anca kanardık.
Duvarda gördüğün tezektir dayı.
Orjinal halini bozan olmadı
Ocakta sobada yakılan aynı.
Kokusundan zerre ziyan olmadı.
Var o güzelliğe hasret kalanlar.
Güzel anılarla hergün yananlar.
Gördüğünden ince ince soranlar.
Bizim gibi candan soran olmadı
Biz köylerde kuzuları katardık önümüze,
Düdüğüde sokardık belimize.
Çıkardık otlağa kuzular, serpilirdi yaylıma
İşte o anda başlardık düdük çalmağa,
Onun ismi yıllardır bilirdikki düdük.
Hadi Süleymen sende bizimnen gel boon.
Şindi get Aziz emminin oğlu kel Mevlüdü çıır
Aziz emmi Vasel guçcamların cevüzünü çırpıyırmış
O gelmez heralda.
Aba ben çırparım gı iki cevüz doolmü
He çırparmış, düşde geber.
Sen nasıl cırpacan daha bıldır ,
Diblerine varıyrım döşşek gimi dokülmüş
Dibleri toprah oldundan hepisi çamurlara belenmiş
Onnarı sallayıp getürek dama
Ahşamnanda hep bir elden yararuh
Şu sufraları gucahla Anşe hadi sallanma
Süleymen sende bizimnen gelha
Onnarın başına anca sen çıhan
Gaştene gova varsa hepisini alın
Govalarnan getürüruk damlara
Utangaçtı saygılıydı sevecendi delikanlılar
Çoktu içlerinde kızlara açılamayıp yananlar
Köşelerden çaktırmadan yanık yanık bakanlar
Gelinlerimiz güzeldi kusursuzdu bayanlar
Kızlar kızlar sanki petekteki baldılar!!!!!!!!!
VEYSEL şöfördü Mavin gardaşı
Anarya giderken MEMEDİ yandı
CEMALöğretmen komşularıydı
HANİFİ Güründe büyük esnafdı
ŞAKİR yanından hiç ayrılmazdı
AZİZ,YAKUP üç beş çocuğu vardı
İSMET'i genç yaşta trafik zalımı aldı
TAHSİN ALİ Allahtan evlatsız yandı
MEVLÜT Özpınar ehliyete kafayı taktı
Gidip istanbulda tren altında galdı
Anşe gel sennen ikimiz toprahlğa toprah elemiye gidek
Haydi üç dört telis buluyum guçcuk keseri bul,
Birtene kurek o buday eledumüz halbur varya onu al
Selattini sesle ahurdan gucuk eşşa getürsün
Onu alah o ahıllı heş dolse çüş deyince duruyur
Öbürleri aboo sade deli süren getmez çüş de durmaz.
Anşe bizin sufraların çoğu,
Miyesse anam gildeydi.
Hadi bir goşuda al getür onnarı
Bende tut gazanında itlerin kepa vardı
Harere boşaldıyım, ha bekmez tabahlarıda,
Ambarın üstüne goduydum,
Çaar şu gara olanı ordan endürsün
Ben ora çıhamam şindi.
Anşe gah hele gah boon ekmek büşürek
Ben şu teşdi haruhda bir kulleyip geliyrim
Sen olanı emzür Fadmeyide çaar oda gahsın
Hemen tez elden bütürek
Fadimeye söle damın ardından
İki gucah çırpı getüsün
Şurdan ikide eruk kudu ataruh bize yeter
Hadi hele hadi geç galursah,
Artuh gayınbaban sölenir durur
Olen olmadan bütürek
"Ali sen boon çüte getme,
Yamur geliyir heral.
Tamam Ade bende epeydir yoruldum,
Boon bir dinnenürüm eyi olur.
"Yoh olum deligannı adam nasıl yorulur?
Sen eşşan birine semeri şahrayı vur,
Daşlı yatağan ona doru getde,
Bir şahra keven kes.
La mevlüt sen boon şeye get keloka,
O yoncaları biç,ananda sennen gelsin
Barabar burmaları bukersiniz.
Burma galucunu unutma,
Ha ahlıma gelmişken şu tırpanı ba getür
Ona eyi bir kekuç vuruyum
Sen kekuçlerken yararsın sona
O sınırdaki otlarada ecük tırpan vur
Köyler dolmuş derelerin içine
Artık düz ovaya çıkmak isterler
Derelerde kalmış bunda suçune?
Ekmek için çile çekmek isterler
Bu köyler bizim uzaklarda duran.
Sanki gelir kokusu buram buram.
Geçerken şöyle dertlerin sorsam.
Çoluk çocuğa yetsin ekmek isterler.
Koç katımına tam bir ay vardı
Bizim çoban işi bıraktı
Sebep neydi bilmem ama
Son ihale bana kaldı
Koca sürüyü kattılar önüme
Yerde sürünen keçeyi aldım sırtıma
Ben neyimki daha 13 yaşımda
Davar sürüsünü saldım otlağa
Sularbaşından çıktım giderim gayrı
Bozyokuşa kadar gıvrım gıvrım yolları
Yazıya çıktım seyrederken dağları
Geri dönüp bakarken içim sızladı
Ruhu şadolsun bu isimlerim hepisi
Bir devri yaşatıp köye renk verdi
O zaman lar köyün bir ahengi vardı
Dönüp bir baksalar köy ne hale geldi
Biz köydeyken kışın gelmesini beklerdik.
Kar yağınca balık sepetleri örerdik.
Balıkların girişi kolay,
Ama çıkışları zor oıan bir düzenekti
Giren içinde kalır,
İşte o zaman bizim ızgara hazır.
Ondört sene ezeldi gezdik dolaştık.
Sevdiğim insanlarla birlikte olmaya geldik.
Adim adım gezeken sevdik koklaştık.
Geçen eski günlere doymaya geldik.
Sularbaşı derizya işte burası.
Suların gözü damarında kaynağı.
Yanınada dikilmiş dede kayası.
Süzülüp duruşunu görmeye geldik.
Gözeden doğar yırtıp gider ovayı.
Özlemeyen varmıdır böyle sılayı.
Koklamak için o mis gibi havayı.
Senede bir olsada tatmaya geldik.
Bir sene geçti gelip seni görmedim.
Daşın toprağın kokusunu özledim.
Bilmem ne kadarını alır nefesim.
Ciğerlerime kadar çekmeye geldik.
Cennet köşesi benim güzel toprağım.
Seneler geçsede unutamadığım.
Havuzlarında dolmuş ala balığın.
Mangalda ızgaralar yapmaya geldik.
O şelaleden akan suyun sesleri.
Biz uzak ta olsakta çeker bizleri.
Her taşına değmiştir ata elleri.
El değen o taşları öpmeye geldik.
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin hası. 2007
Hayatı tutam diye
Sarılıp yatam diye
Tutuldum bir deliye
Semer kırık çul kırık
Hele bakın şu baçeye
Zeliş suzi ile ayşeye
Üç kişi binmiş eşeğe
Düzen kırık kul kırık
Gece gündüz ne biliriz
Biz köylüyüz hep böyleyiz,
Hayat tadı hiç bilmeyiz
Biz köylüyüz hep böyleyiz
Günler geçer hep ahırda
Çuldan geçip giymem urba
Biz genciken olduk hurda
Biz köylüyüz hep böyleyiz
Gözden yürüdümde bakılara kadar.
Bir Allah'ın kuluna rastlayamadım
İştelerdir dedim hep boştu tarlalar.
Sapanla bir sıvırcık avlayamadım.
Sıvırcık ne gezer kurumuş dutlar..
Karşıya geçtim taki çıktım çatlaktan.
Bir kaç inek gördüm sadece uzaktan.
Bahçeler inlerdi çan sesi naradan.
Önceden geçilmezdi bozlak hoyrattan.
Sadece birkaç tane köpekler havlar.
Oturdum ark kenarına
Seyrediyom tabiatı.
Akşam üzeri saat tam altı.
Mevsim yaz ama
Bir son bahar havası
Takla atıyo kuşlar.
Önümde yemyeşil
Sazcığaz ovası.
Sağımda patates tarlası
Arkada kaysı ağaçları
Siz beğenmediniz bizi
İstanbul biz sevmiştik sizi
Köylü dediniz neyimiz eksik?
Hakir gördünüz çekip gittik
Nereye derseniz
Atalarımızın babamızın
Yaşadığı eski topraklara.
Jakuzi dediniz fıtnıs dediniz
Açık havuz yok kapalısı
Fin hamamı Çin hamamı
Allak bullak ettiniz kafamızı
Kalmadık öyle apuk sapuk dagalara.
Biz şimdi dalıyoruz beyaz donla
Mis gibi tohma sularına
Oh be öz benliğimize kavuşup yaşadık.
Kendi ay yıldızlı bayramızı tanıdık
Göğsümüz kabara kabara salladık.
Bayrağımıza Türkçemize
Türklüğümüze hasret kalmıştık
Siz kalın şimdi artık
Suriye’li Afganlı gardaşlarınızla.
Zaten bizler azınlıkta kalmıştık.
Onlarlada uyum sağlayamadık.
Oh be şimdi rahatladık.
Toprağımıza ayak bastık
Kokuşmuş sokaklarından
Beton yığınları arasından
Çok şükür uzaklaştık..
Köyümüzden gelip size sığındık
Alın teriyle her köşende çalıştık
Ekmeğini yedik,suyunu iştik
Ama bizler bittik.
Hoşça kal İstanbul
Size sığınacak insan bol
Elveda bize artık.
İstanbuldan usanıp köyüne dönen
Bir köylü gardaşın isyanıydı bu….!
http://www.siirinhasi.com/siirler/sizin-olsun-86.html
Şair Süleyman Özpınar.SÖZERİ.
Şiirinhası.2014.
Binmiş eşeğine,
Gider yolboyu.
Nereye yolculuk
Nerden emmioğlu?
Gürüne gelmiştim
Burdan çayboyu
Çayboyu gözeli
Boldur emmioğlu...
Sen hiç dut ağacı gördünmü hayatında?
Dalları göklere ulaşan,
O dutun tepesine hiç çıktınmı?
Tekmelerle dut salladınmı?
Aşağıya inip o halı gibi çimler üzerinden ,
Tek tek ellerinle dut topladınmı.?