CAN İSTANBUL
Seni çok çok seviyorum istanbul. Ama memleketim olan Sivas sıda çok seviyorum
Onun için gürün’ümden
Vazgeçemiyorum.
Yaz mevsiminin bir kaç ayını orda geçiriyorum.
Çünkü mecburum.
Ben o topraklarda doğdum. Çocukluğum ve gençliğimi orda yaşadım. Çocukluk aşkımı orda bulup
orda tanıdım.
Anne baba ve atalarımı
Orda bırakıp sana geldim
O günden bu güne sana
Tam 50 yılımı verdim.
Her köşeni karış karış gezdim. Gençliğimde güldüm doyasıya eğlendim. 26 yaşlarında geldim. Aha 76 yaşına girdim.
Ama artık yaşlandık
Emekli olup köşemize çekildik. Eski gezmeleri tozmaları.
Mecburen bırakmak zorunda kaldık.
Hep senin o güzelliğinin
Anılarını yüreğimizin köşesinde sakladık.
Özlemini duyduğumuz
zaman sergileyip bir filim gibi seyrettik. Ama halen o güzelliğe doymadık.
Şair: Süleyman ÖZPINAR. Şiirin hası. 01.06.2024.
İstanbul'da yine sevimsiz bir hava var.
Birazda şiddetlice esen rüzgar.
Sıkı cam aralarından içeriye sızar.
Bizlere çeşit çeşit ıslıklar çalar.
Bazanda güler kahkahayla.
Oda bizimle dalgasın geçer.
Hani bizi hapeylediya korona.
Vay be gülünç oldu.
Göklere uluyan insan oğlu.
Ufacık bir mikrop bizi esir aldıya.
Hani koca dünya.
Bu hususta.
Aciz kaldıya.
İşte rüzgarda onun için gülüyo valla..
Trump çıkıp dünyaya nutuk çekerdi.
Sağa sola akıl verirdi.
Hele avrupa,
Her gün bizimle dalga geçerdi.
Bu arada bazı şimarıklarda,
Kendi kendine cibelirdi.
Bu can ne gadar datlımış.
Dünya pustu.
Konuşan diller sustu.
Herkes kabuğuna çekildi.
Bu arada Çin işi bitirdi.
Şimdi dünyaya seyirci.
Es be deli boyraz es biraz şiddetli.
Al götür başımızdan.
Bu Korona denen illeti.......!
S.Özp.Şiirin Hası.2020.
Suyu tasarruflu kullan diyenler..!
Şu karanlık günde sizi kim dinler.
Tedbiri önceden alsaydın beyler.
Millet can derdinde sizi kim dinler.
Dört tarafın denizlerle çevrili.
Size vermiş mevla akıl fikiri.
Ufku görüp almadınsa tedbiri.
Bu günler geçince sizi kim dinler.
Bak yine sana döndüm İstanbul.
Dolaştım Akdeniz kıyılarını adım adım.
Yine sende olan o lezzeti bulamadım.
İşte ondan dönüp geliyorum sana İstanbul..
Sen bir başkasın benim dimağımda.
Hayalimsin bir uçtan bir uca Marmara.
Seyrine doyum olmayan çamlıca.
Gözlerim senle, hayal dünyasında istanbul.
Akşam yatağa istanbul'la yatar,
Sabah yine İstanbul'la,
Uykudan kalkar.
O kadar büyüdünki İstanbul.
Koca bir devlet kadar..
Türkiyenin doğusu,batısı her köşesi.
Sana hepsi aşık sanki.
Ben artık sevemiyorum istanbul seni.
Eskiden çok çok güzeldi tadı lezzeti.
Herhalde bizim kimlik kağıdı eskidi.
O güzellik artık bize haz vermiyorki...!
İstanbul gençlikte harika bir şehirdi.
Gezmekle koşuşturmakla asla bitmezdi.
Bizler ekseninde dönen bilyeler gibi.
Artık neyinden haz alacağım bilmemki?
Aha şu mart ayında
Çok güzel bir hafta sonu var İstanbul'da.
Daha martın dördü
Sıcaklık 14 derece gördü.
Gök yüzü pırıl pırıl güneşli.
Herkes biryerlere kaçmakta.
Bunalmışlar kış boyunca.
Yazlığı olan yazlığına,
Olmayanlar ormanlara.
Yada belediye parklarında.
Şu anda bazı semtlerde hizmete başlamış
İnşallah İstanbul trafiğini rahatlatır.
Hemde ekonomiyide rahatlatır.
Döviz artışlarını durdurur
Plot bölge olarak Başak şehir seçilmiş.
Ne güzel,masrafsız .boyasız,cilasız,
Zincirleme kazası yok.
Milli servet gideri azalır
Algısı yok,vergisi yok,
Muayenesi yapılmış,
Eksoz pulu yapışmış,
Sanki betondan bir orman yaptınız?
Yaşadığımız güzelim kentleri
Demirler yığarak tüm kapattınız
Güneşi görebilen her yerleri.
Kaldırdılar çatıdan kremitleri
Ziftlerle sıvadılar tepemizi
Kararttılar tüm ğeleceğimizi.
Sıkıp gırtlağı kestiniz nefesi.
İstanbul uzayıp gitmiş
Çatalca'yıda geçmiş
Ulaşmış silivri'ye
Paralı yolların kalmış
Taa iki tellide
Bundan sorumlular kim?
Bu insanlar nerede?
İstanbullu cezalımı heeey
Büyük şehir belediye
Her vatandaş paralı gidiyor evine.
Sayın istanbul büyük şehir belediye başkanı.!!!
Artık hiç yakışmıyor İstanbul sokaklarına
Bu yakışıksız çarpık çurpuk kaldırım taşları
Yakışıyomu istanbulun şöhretine, şanına.?
Yazık şu yollarda giden cocuklu analara
Yazık eli bastonlu, yaşlı gezen insanlara
Allah yardım etsin özürlü gardaşlara
Tehlike onlarla beraber her adımda
İstanbul'u hiç sevmedim.
Ekmek deyip çıkıp geldim.
Ama beni mecbur ettin.
Çekip sinende erittin .
İstanbul...!
Her cefayı sende gördüm.
Törpüsü oldun ömrümün.
Gurbet ilde hep süründüm.
Ömrümün yarısını götürdün.
İstanbul. ..!
Kapı açılır dalar içeri.
Oturacak bir koltuk arar gözleri.
Bir telaş bir telaş sanki kovalıyo birileri.
Geçer arka taraflarda bir koltuğa,
Kurulu verir beyefendi.
Kural,nizam bilmeyen
Trafik kurallarını her yerde ihlal eden,
Seni her an kaza yapmaya iten
Son sürat sol şeritte giderken
Burda artık bitmiş hayat
İstanbul'da hayat berbat
Beton yığınları kat kat
Tüm insanda aynı feryat
Kurtuluş geri dönüşte
Anahtarı vardır sizde
Kavuşturun bir çözüme
Her fukara aynı feryat
Toprak aşkına gittim bahçe tepeye
Bu sene yetişmedi dedilerki seneye
Her eve bahçe veriyoruz dediler
Gittik kiraya 30 metre toprak verdiler
Eker biçer yersin hepsi doğalmış
Tere ektim rokaya yerim kalmamış
İstanbulu parsellemiş ağalar beyler
Biz garibanlar çalışsın toprağı neyler
İstanbulu paklayamazdık hiç bir temizleyciyle
Belkide bu kar temizler o geçmiş pislikleriyle
Bak bu karlar istanbulun karları.
Sanki beyazlarında bembeyazı...
Taze gelin gibi şu an istanbul .
Gözleri kapalı aşkıyla meşgul.
Bu gün başladı daha sabahtan.
Arabayı almadım oto parktan.
Halkalı sekizde tren kalkacak.
Sultanahmet'teki işe varacak?
Eleman gelip kapıda kalacak.
Gelen işçi bana yamuk bakacak.
Koş Süleyman koş,trenler gardadır
"Durma koş ufukta yarın aydındır.
Trenle aram tam sekizyüz metre.
Hep koşarak gittim nefes nefese.
Benden ekmek bekler dörttane bebe.
İstersen koşmada feryadı dinle
Al İstanbuldan al
Her köşesinden al
Dağdan taştan tepelerden
Yeterki istanbul hudutları
Dahilinde olsun
En hücra küşesinden
Hiç alamadıysan
Saksıda olsun yine al
Ah istanbul sen ne idin eskide ..!
Her köşenin farkı yoktu cennetle.
Seni tanıdım ta atmış beşlerde.
O dünü hatırlayıp bakıyom be...
Eskiden bizim bir köyümüz vardı.
Yağmurla kar yağar sular akardı.
Dağ taşdan mis gibi toprak kokardı.
Artık sen hep lağam kokuyorsun be.
Şimdi bildim bu suç senin değilmiş.
Cahil sorumlular eline geçmiş
O güzelliği çöplüğe çevirmiş
Daha kötü olmandan korkuyom be..
Bir ayağın Tekirdağ İzmit'i buldu.
Hızına yetişmek zor senin İstanbul
Bizlere dar gelirken yabancı doldu
Her yerlere yayıldı namın İstanbul...!
Yeni proje bir birini kovalar
Bunları kimler kaça nasıl alırlar?
Fiyata yetişilmez tavan yaptılar,
Değerin uçup gitti canım İstanbul.
Ne tarihimiz kaldı nede doğalar
Havada uçuştu auro, dolarlar
Basıp parayı her köşeyi kaptıla,
Betonlarla doldu her yanın İstanbul
Koyverdiler her dağa yedi kepçeyi
Yok ettiler senin o yedi tepeyi.
Biri durdursun emlaktaki çeteyi
Karanlık gözükür sonun İstanbul.
Yeşil bırakmadılar nefes alayım
Çatıya çıkıp yıldızlara bakayım
Ey yetkililer size selam çakayım
Bulamıyomki nefes alım İstanbul.
Artık yol yolak yetmez oldu millete
Dünyanın gözü heran sende yinede
Sen benzedin bu halde büyük devlete
Gidiş kötü düzeltsen yönün İstanbul ?
Çamlıca tepesinden esen yelleri
Her köşelerde pembe açan gülleri
Dünyada dehasın sazdımda bam teli
Duymayan hiç kalmadı ünün İstanbul.?
Karadeniz'in çekmeceyle buluştu
İstanbul nice cahillerle boğuştu
İki kıtanız birbirine kavuştu..
Avrupa,Asya'nın şahısın İstanbul.
Sen bir başkasın benim rüyalarımda.
Hayalim bir uçtan bir uca Marmara.
Seyrine doyum olmayan o çamlıca.
Dünya değer bir damla kanın istanbul.
Duy be Fatih'im bıraktığın mirasın .
Tüm dünya devletleri için nazlısın.
Herkes aşık herkes senin hayranın
Dünyalara nam saldı şanın istanbul.!
Şair:Süleyman özpınar.
02.06 2014.ŞiiriHası.
Vakit 9 mayıs 1453, o yıkılmaz denilen surların arkasındasın.
İslam güneşi henüz sana doğmamış, ancak umutlardasın.
Ve işte 29 mayıs 1453, Fatih'in huzurundasın.
Aslında sen Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın...
İstanbul sokakları
Hiç biri benzemez diğerine
Gir sokağın birine
Şöle geç saatlerde
Alır gözlerini
Stop lambaları
Baş döndürücü ışıkları...