Baharın gülleri daha bir başka
Kış boyu beklenen hasreti vardır
Güneşi görünce gelirler aşka
O soğuk günlerin kasveti vardır.
Her birisi ayrı ayrı renklerde
Bülbül onun için aşık güllere
Akıl ermez aradaki dillere
Onlarda bazı cilvesi vardır.
İlk aşklarda bahar ile gelmiştir
Camdan cama bakışmalar bitmiştir
Eller tutuşmak ayrı bir zevktir
Onunda bir başka neşesi vardır.
Uyuyanlar uykusundan uyanır
Kuru dallar bahar ile canlanır
Tabiat yeşerir sular şahlanır
Baharın bir başka güneşi vardır.
Özpınar baharla gözeden coşar
Güleyip yatağın sevinçle yıkar
Gittiği her yere bereket saçar
Onun için böyle gür sesi vardır.
Şair: Süleyman ÖZPINAR
Şiirinhası. 18.05.2024
Bahar deyip her gün onu beklerken
İnat edip gelmez ona kırgınım
Parmak sayıp günü güne eklerken
Surat asıp gelmez ona kırgınım..
Gel dedikçe naz ederek eğlenir
Karnından konuşur bazan söylenir
Bazan aga olur bazan beylenir .
Kadir kıymet bilmez ona kırgınımz gınım..
Aha bu gün aha yarın denirken
Haberin olmadan bakki yaz gelmiş
Hayal kurup düşlerinde görürken
Haberin olmadan bakki yaz gelmiş
Karlar erimişte suları akar
Kar çiçeği açmış gözüne bakar
Daha önce haber veriyo bahar
Her şeyin ardından bakki yaz gelmiş.
Yine ağlıyor kaysılar
Sanki gözler oldu Pınar
Tomurcuğa yağdı karlar
Dilsiz canım nolur kurtar
Sarıldılar bir birine
Ağlıyorlar kaderine
Yağdı karlar üstlerine
Yandı canım nolur kurtar.
Her gecemiz bir işkence
Bu ne haldir abur beşte
Gece eksi beş derece
Dondu kanım nolur kurtar.
Duada hep ellerimiz
Solmasın şu güllerimiz
Hebadır tüm emeğimiz
Bitti halım nolur kurtar.
Açan çiçeklerim yandı
Kapalı olanlar kaldı
Nisan onbeş bu ne haldı
Duadayım nolur kurtar.
Şair.Süleyman Özpınar.
Sözeri.
Bu gün yine güneş batmak üzere
Tamda gelmiş ufkun son demine
Şurdaki kalan kısacık ömrüme
Sende gider ayak takıyon çelme..
Bağrımıza bastık güneşim dedik
Tüm uzuvları açıp bağrına serdik
Sabah olsun deyi sizi bekledik
Bir günümü daha çalıyon işte.
s.özp.
Şöyle bir bakıyorum gözucuyla
Deniz mavi,gökyüzü denizden mavi
Bulutlar serpilmiş ardı ardına
Sanki denize inecek gibi
Sahil taşlık kayalık
Denize iniş engebeli
Etrafta martılarda yok
Başka sahiller gibi.
Sade bir sessizlik var oralarda
Ardı ardına denizden yükselen
Dalga kükremesi
Birde rüzgarın sesi
Birbirine karışmış
Ahenkli bir doğa eseri..
Gerçekten seyretmeyi değerdi..
Şair:Süleyman Özp.
Şiirinhası.08.11.2021
Ahıra girip musuruna baktım
Az önce bıraktığım yemi hemen bitirmiş.
Bana doğru masumane bakıyordu.
Lan ne zaman yeyip bitirdin hemen dedim.
Abooo sadece bu bir cümleyi konuştum.
İnek dile geldi sanki gudurdu.
Açtı ağzını yumdu gözünü.
Ağzıma tıkadı bütün sözümü.
Saydırdıda saydırdı.
Ey vicdansız insan evladı diyerek başladı..
Bir düşünsen sizde hiç utanacak yüz varmı?
Danalıktan kurtulup geldim ergenlik çağına girdim.
Bundan sora neler ,neler verdim .
Sayayım istersen ?.
Bir yavru verdim aile ocağına.
Kovalar dolusu süt verdim coluk çocuğa.
Bir avuç ot versen kalktın başıma.
Üstüne üstlük birde gütürüp koştun kara sabana.
Akşam eve geldim aç karnına.
Kovayı alıp geldin yine süt sağmaya.
Sağdın sütü önce zıkkımlandın.
Kalanınıda yoğurt çaldın.
Kilolarca peynir yaptın.
Yoğurt yayıp topak topak yağ çıkarttın.
Bahçe gübreni bizden aldın.
Biraz yaşlanıp çaptan düşüncede etlik yaptın..
Param prça parçaladın.
Her parçamdan faydalandın..
Eti yedin dua dahi etmedin.
Patımı bağırsağım deşip döktün.
Her parçamdan ayrı yemek yaptın.
Kafadan kellepaça ,yanına beyin salata.
Etli kemikten haşla.
Bağırsaktan mumbar dolma.
Boynazlardan bıçak sapı ,
Postumuzdan ayakkabı.
Kuyruğumdan at’a kamçı.
Kemiklerden boya oje,
Tırnak bile yarar işe.
Sade sağlam kaldı arka derken….!
Birde pöçük çıktı meydana.
Pöçüğümüde yedirdiniz halka .
Pöçük için millet girdi kuyruğa.
Allah islah etsin sizi .
Allah kurtarsın sizin elinizde bizi ..
Şair:Süleyman Özpınar.
Şiirin Hası.16.04.2020.
Durgun durgun ak işte böyle ,
Çağlayıp gireceksin,
Güzel insanların gönlüne.
Can vereceksin,
Aşk vereceksin ,
Huzur vereceksin,
Ömür katacaksın
Güzel insanların ömürlerine..
Dokunmayın kara kışın keyfine..
Şom ağızlar kar yağmaz bu sene
Yağmur yağmaz kuraklık olacak desede.
Mevla ne yacağını bilir, gerek yok üzülmenize
Ne güzel bi haber Hayırlı olsun
Devamı gelir inşallah.KAR bereket,
Gürüne gidecek günleri
Hemde iple çekiyoruz
İşte o gelecek tarihleri.
Canımız sağ olarak görsek
O güzel günleri.
Yeşersin herk edilmiş tarlalarda ,
Görelim yemlikleri.kengerleri,
Açılıp gidelim çala doğru
Kırmızı topraklarda çiçeğin açmış
Hızla akar yıkar döker etrafı.
Tohma çayı gider bulur Fırat'ı
Anımsatır şirin ile Ferhat'ı
Koşar gider bulur aşkı Fırat'ı.
Aşkı için yırtmış tepe dağları
Asırlar atlayıp geçmiş çağları.
Ardınada takmış dere çayları.
Aşar gider bulur aşkı Fırat'ı..
Bırak yağsın. sakın bu güzelliğe dokunma...!
Aşkına kavuşsun dağlar,
taşlar ve kapının önündeki ağaçlar.
Bilirsin senelerin hasireti vardır onlarda.
Hemen doyulurmu senelerce hasret olan aşklara?
Bırak yağsın bahçede çiçeklerin üstüne üstüne.
Her birisi benzesin birer taze geline.
Dokunsun hasretinin ince,zarif tenine.
Öyle güzelki durup bakışları.
Nolursunuz vurmayın tavşanları.
Şu güzelliğe insan hiç kıyarmı?
Yalvarırım vurmayın davşanları.
Bir davşan etiyle karın doyarmı?
Kalbimi yakıyo dökülen kanı..
Artık hiç sevmiyom siz avcıları.
Yazıktır vurmayın o davşanları..
Gardaş yine hazanmı geldi ?
Benim bağım bahçeme?
Örtünmüş yeşillerin üzeri
Altın sarısı rengine.
Çünkü onlarda bilir
Sonbaharın ardı kar olur
Kendilerini o kıştan
Gizlemek biraz zor olur..
Varsın gelsin Gürün'e
O hazan günleride.
Sonbahardan sonra
gelir zaten kışın haberi.
Kışın ardından gelen
Nefis ilk bahar değilmi?
O seslenir bize
dön sılaya dön,
Gürüne gel deyi.
İşte yaz geliyor bak deyip
toplar başına tüm gurbetçileri...!
Selam olsun Gürün'den gurbet êline
Gardaşlarım gelsin sıla-i Rahime....
Şair:Süleyman Özpınar
Şiirin Hası.15.11.2020.
Mevlanın emrine hiç karşı gelinmez elbet.
Diyelimki bundada artık vardır bir hikmet.
Valla bakıyom iyiye gitmiyor vaziyet..
Hep buna şükür diyelim kopmasın kıyamet.!
Kızak kaymadan geçtik kardan adam yapsaydık.
Bari torunlarla bir kar topu oynasaydık.
O karlar içinde yatıp bir yuvarlansaydık.
İşte o zaman çıkardı keyifli bir lezzet...
Gardaş süte birde sen gat mayayı.
Yoğurtmu bozuldu yoksa davarmı
Köylüm bize gözel yoğurt yapardı.
Yoğurtmu bozuldu yoksa hayamı?
Ekşiyip kokuşmuş durur raflarda.
Çoğu Bize yakışmayan kaplarda.
Atmazlar çöpe,tarih geçmiş olsada..
Yoğurtmu bozuldu yoksa insanmı?
Dalı,kökü,yaprağı,meyvesi.
Aynı bir doktor,doğru yenmesi
Sanki güzellik uzmanı gibi.
Böğürtlende bizim dağ meyvesi.
Beyaz tonlarda çiçekler açar.
C vitamini şifalar saçar.
Kalp ve damarlarda çok rol oynar.
Alıçda bizim dağın mevesi.
Şu iğde çiçeklerini görünce,
Kokusunu genzimde hissettim.
Resimde olsa,sanki gerçekmiş gibi.
Derin derin içime çektim.
Çünkü o iğde kokusu arasında,
Gürün'ün kokusuda var.
Bitmesin dağın taşın şenlikleri.
Gardaş nolur vurmayın keklikleri.
Duymaz olduk ovada keklik sesleri.
Gardaş nolur vurmayın keklikleri....!
Kayalardan gelir gakkuvak sesleri.
O bir ahenktir süsler bütün köyleri.
Burdan selamlıyorum dostlar sizleri.
Gardaş nolur vurmayın keklikleri....!
Geçen yaz Gürün'e gittiğimde.
İki tavuk aldım kımızı hemde.
Bana iki yumurta verdiler günde.
Tere yağıyla pişirip yedim afiyetle.
Gidene kadar yumurtasın yerim.
Giderkende keser kendisin yerim
İlk defa aynen böyleydi benim fikrim.
Ama plan değişti zaman geçtikçe.
Bizler köylü çocuğuyuz.
Oralarda o dağlarda yaşadık.
Hep o gülleri,
O çiçekleri kokladık.
Her çiçeğin içimizde yüreğimizde,
Bir anısı bir tınısı vardır...
Yeşili yok edenler yok olsun,
Demiyeceğim.
Yok olmasın yaşasın.
Yaşasınki .
Yeşilsiz yaşamak neymiş anlasın.
Çocuklarıyla oturup serinleyecek,
Bir ağaç gölgesi dahi bulamasın.
Yansın,yansın hep yansın.
Dalından koparıp bir meyve ,
Dahi yemek nasibolmasın.
Bahçemize bahar gelmiş.
Gelen hayat yaşar burda
Meyveler hep çiçek açmış.
Damarda kan coşar burda..!
Mangal keyfi ızgaralar.
Üşüyene sobada var.
Tüm yeşillik doğal bunlar.
Gören gözler şaşar burda.
Her bedeni süsler dallar.
Beden toprak için ağlar.
Dalları yapraklar sarar
Kökler solar hepsi solar.
Kök uzanıp suyun arar.
Bulamazsa kalbi yanar.
Bedensiz dal neye yarar?
Beden dönüp köke bakar.
Gardaş Gürün dağları değilmi oralar.?
Senelerdir hasret kaldı kara topraklar.
Elli yaş üzeri olan çok çok iyi hatırlar.
Gece bir kar yağardı sabaha kadar..
Sabah kalkardık gözükmezdi çatılar..!
Açmaya zorlasanda açılmazdı kapılar.
Sular buz tutmuş akmaz olmuş pınarlar
Yumurta gibi dururdu ilk bahara kadar..
Ewt kar/ Yağar erir ve su olup akar.
Ama geride kalan nice hatıralar
Tuvellerde şekillenir renklenir
O sanat aşıklarına
Daha ayrı bir haz verir
Tat verir.
Nice hatıra defterlerinde.
Nakış nakış işlenir.
Birazcık inelimde bahçeye
Kar topu oynayalım diye
Az sonra zor geldim kendime
Nefesi tez toparladım neyise.
Önce savruyo gözüne gözüne
Sonra ağzıyın üstüne üstüne
Mecelin kalmamış yürümeye
Hala daha kar topu peşinde.
Sakın unutma kaval ve sopanı.
Şayet bilmiyorsan davar yaymayı.
Almazsan yanına kurtçul kangalı.
Kim tutar sürüye dalan kurtları.?
Varsa dağarcıkta saklı yemeği
Ver dostlara yoğurt dolu cingili
Çıkıyorsan dağa sırtla keçeni.
Topla ağıllardan çoban davarı.
Kurtulun artık şu kopya çekmekten.
Avrupaya falan özentiden .
Herkes uzaklaştı artık kendi özünden.
Bedenini hainlerden,
Geleceğini zalimlerden,
Korumaya çalışan meyve ağaçları.
Onlarında kalmamış insan oğluna,
Güveni ve inancı.
Doğanın kanunu hep aynıdır.
Günü dolanı toprak bağrına alır.
Doğan müsade edildiği kadar büyür,
Daha sonra günü gelen ölür.
Bu ikilinin arasınada
Kalan zamanada,
Bu dünyada ömür denir.
Bu zamanı tamamlayan gider.
Kalanlarsa hayata devam eder.
Ve gelecek o günü bekler.
Bir tek kök fasülye.
Yetti bütün aileye
Bak sen Allahın hikmetine
Her şey onun elinde
Biri bin yapar isterse
Örneği burda,gör işte
Bir tek kök fasülye.
O çobanlığa can kurban.
Öyle bir imkan banada verseler.
Bir gün olsun evde durmam.
Desinler banada çoban.
Oh ne güzel sırtımda abam.
Elimde sopam.
Mevsimler şaşırdı,kullar şaşırdı
Herkesin gittiği yol nerde şaşırdı
Ağaçlarda zamansız çiçekler açtı
Söyle gardaş şaşırmayan kim kaldı?
Aylardan Eylül son bahar geldi
Görünce demeyin bu neyin nesi
Mevla bilir yapacağının en iyisini
İkinci meyvesini vermeye kalktı.
Unuttuk mayamızın özünü.
Yeni yetişenlerin durumu dahada kötü.
Bizler yalın ayakla dolaştık, toprak yollarda.
Evin dış kapısını açtığımızda,
Ayaklarımız tanışırdı toprakla.
Bir çocuk,tam altı yaşlarında,
Güllerinde gözleri vardır
Aynı ismi gibidir güller
Hep insana gülerek bakar
Çoğu insandan daha güzel bakar
Hem bakarken kinle,nefretle bakmaz
İçindeki nefreti g
özleriyle üzerine kusmaz
Dutlar dalında güzel olduğu kadar
Damakta alınan tadı daha güzeldir.
Dalda durana sadece gözler bakar.
Damakla Tadılsa bir başka özeldir
İşte aha burda hayat var
İnsan gibi yaşamak var
Dostluk var akrabalık var
Dost dosta bağlılık var
Yediğin yemeğin tadı
İçtiğin suyun kaynağı
Gerçek bir sevgi bağı
Her insana yakınlık var
Dünyamız çok güzel aslında .
İçinde insanlar olmasa.
Hadi yaşa uysa kurala.
Doğa dengesini bozmasa.
Kimisi yer altını deşer.
Kimisi yeşil koymaz keser.
Bu dünya hepimize yeter .
İnsanlar dengesiz olmasa.
Püsküller boynunda nazar değmesin
Götürüp püskülün aşkına versin
Etrafında kahramanca eştirsin
Yolun açık olsun yağazım benim.!!!!
Bir anda kendimi orman içinde buldum.
İçimde sanki karakış fırtınası.
Soğukta titreyen yalnızlığımı.
Zor ısıtırdı belgırat ormanları
Hiç düşünmedim sonrasını
Çıkardım cebimden çakmağımı
Önce cıgaramı,
Geldi ufaktan biraz fırtına yaptı
Camdan şöyle uzanıp sadece baktım
Beş dakika sürmeden güneşler açtı
Nasıl kar yağışdı bende anlamadım.
İnşallah daha gerisi çok bol olur
Şu mikroplar biraz ölüpte yok olur
Herkesler dolaşıyor hastane doktor
Kırk gün oldu ben bir çare bulamadım.
Hava kirli insanlar dahada kirli
Çok hoşta gitmiyor insanlığın derdi
2015 yılı tüm insan alemin gerdi
2016 da gerçek olsun umutların.
Bu gün son gece iyi kötü bitti artık
Yarın için 2015 le birlikte vedalaştık
2016 ya adım atmak için hazırlandık
Huzur içinde olur inşallah kulların.
Herkese huzurlu, mutlu bir yıl olsun
Her eve neşe,şefkat bereket dolsun
Devlet,Asker,Yöneticiler sağolsun
Ömür boyu duaya açık kollarım..
Döktün meyvelerimi yerle bir ettin.
Çatlayana kadarda oturup yedin..
Eskiler için bir teşekkür etmedin.
Çektin baltanıda bedenim kestin?
Ben daha yeni onbeş yaşına girdim.
Yirmibeş sene daha meyve verirdim.
Benimle senin bilmemki neydi derdin.?
Çektin baltayı beni yerle bir ettin..
O ESKİ TANIDIK
Sabah kalkıp çarıkları bağlardık.
Dağda taşta koyunları otladık.
Getirip havşada sütlerin sağdık.
Makinayla sütten kaymak ayırdık.
Onlarla beslenip onlarla kandık.
Dökülen kaymağa parmak salladık.
O ortamdan ayrılıp gurbette kaldık.
Bu sanal alemde seyrine daldık.
Şair: Süleyman Özpınar.
24 Kasım 2015 Salı.
Tak tak başlar oymaya
Ceviz dalında garga
Sanki babasından galma
Vay şerefsiz kel garga
Ekmeğimin ortağı oldu benimle
Evimize bir hırsız fare dadandı
Vay şerefsiz fındık kuyruksuz fare.
Sanki benimle çalışıpta kazandı.
Buğday çovalını dibinden delmiş.
Yedi sülalesini toplayıp gelmiş
Yediği buğday kadar geri pislemiş
Çovalı bir çektim çoval elimde kaldı.
Bunlar bizim çiğdemlerimiz
Bunları görünce nefsi çekenlerimiz
Onlar bizim veli nimetimiz:
Onlar bizim sermayemiz.
Balta odun kırar vurur beline beline
Böler ortadan ikiye.
Çünkü o bir balta
Bunun için yapılmışsa
Ne yapsın başka?
Sessiz, sakin kendi halinde.
Hafif hafif esen bir rüzgar
İnsanın ruhunu okşar.
Sen konuşmazsan asla konuşmaz
Seslanirsen aynısını yankılar.
Merhametlidir, yufka yürekli
Papatyalar sevgiyi aşkı çağırır,
Gel gel hele.
Yaprakları teker teker koparır,
Gel gel sev diye.
Dağları taşları ovayı kaplar,
Sarı sarı çiçekleriyle.
Hep koşturur kendi çapında
Bir yük taşır kendinin yüz katında
Yuvalar yapar yol kenarında
Gelen ezer geçen ezer
Krıncada şaşar
Ağaca çıkar
Doğa hepimizin,insanların hayvanların
Tüm canlı varlıkların.
Bir keçi ormana girip otlanır
Asla kökünden kesmez
Ağaçlardan yaprak koparır
Kopardığ yaprak kadarda gübre bırakır
Bir sincap yuva yapar
Yarularını saklar.
Şimdi artık kayboldu eski mevsimler
Ne hazan kaldı nede ilk bahar
Sadece iki mevsim var
Yazlar ve kışlar..
Duyup,suskun kaldı bahçe,bağlar
Ağladı duyan bütün analar
Arşa yükseldi çıkan naralar
Neden ses vermedin bana dağlar.?
Yaş az daha küçük olmalı,
Bir de müştemilatı olmalı
iki bilemedin üç çalışanı
Bağ bahçe inek tavuk işlerine bakmalı,
Her yerde kenger derler
Biz yülme deriz.
Kökten kesip
Dikenileri iyce temizleriz
Kabuklarını soyup,
Afiyetle yeriz
Tadını sorarsanız,
Gerçekten çok çok leziz
Eksik olmaz sırtından çul ile semer.
En çok sevdiği mekan tozlu küllükler.
Hiçte şakası olmaz her an tekmeler.
Eşini ararken bir işdahla sesler..
Dünya umurundamı? sor şu eşeğe?
Büyük mutluluk takla atma küllükte.
Şu anda dokunmayın onun keyfine.
Hayatları ne güzel mutlu eşekler..
Yeni bir yılı daha geride bıraktık
Yeni yılda herkese huzur,mutlu sağlık
işlerinde başarılar evinde bolluk
Dilekler kabulü için eller kaldırdık
Allah'ım her kul'a asla vermesin darlık.
Sabah olmuş odam hala karanlık
Ama acıklı bir ıslık sesleri geliyordu dışada
Çıkıp bakmak vardı aklımda
Komşu çocuklardır demiştim
Perdeyi araladım,
Şöyle bir baktım sağa sola
Hiç birşey gözükmüyordu dışarda
Bir kış,bir boran,bir fırtına
Kapıya çıkmak istedim
O gök gürültülü semayı.
Şakır şakır yağmurlar sardı.
Camı aralayıp görmek istedim
O güzelim havayı
Gözüme ilişti gök kuşağı
Karlar yağsa adam boyu,dağlara taşlara
Yol yolak kapansa,sular buz donsa
Üstünde patenler yapılsa, oluk uçlarında buzlar sarksa
Kar öyle yağsaki kapılar gözükmez, içerden çıkılmaz olsa
Küreklerle tuneller yapıp evlerden çıkılsa
Uzun yayla gerçeğinden,
Çok dahada uzun
Helede kar çok düştüyse
Geçit vermez insana
Bir kar tutar adam boyu
Geçe bilme imkanın sıfır
Bir uğultu başlar
Zaten tıkanır kulaklar
Ne güzelde yakışmış yeşil üstüne beyazlar
İlk bahardan beri yeşiller içindeydi
Taa göklere kadar uzanan dallar
Her köşede her bahçede
Türlü çeşit yeşil ağaçlar
Çok küçük yaşlarda
Daha anne sütü emerken
Sırtıma çocukları bindirirlerdi
Popoma sopayla vururlardı giderken
Ondan zevk alır gülerlerdi
Bazan koşturup sırtımdan
Atmayı düşünürdüm ama korkardım
Dayak yiyeceğimden
Akşam ahıra geldimizde
Burası hayvan alemi
Tilkinin kurnaz halleri
Şaşırtır herkesleri
Dağıtır hep kümesleri
Keçiler takar zilleri
Sever en çok tepeleri
Bizim tavuk cücükleri
Girmez sokaktan içeri
Üflemeyle güneşi
Söndüremezsin
Dünyaya yeni bir kol takıp
İstediğin yön ve hızda
Döndüremezsin
,Bulutlar ne kadar
Oynak olsada
Gök yüzü hep sabittir
Rüzgar ne yöne eser
Bulutlar o yöne gider
Ya gökyüzü
Her sabah kalktığımda
Aynı mavilik
Aynı güzellik
Ne kadar hür ve bağımsız,
Serbest yaşantınız
Sizleri gören,
Nasıl kıskanmaz
İnsan eli değmeden,
Canlılardan ,
Daha uzaktasınız
Ekim ortalarına doğru,
Havalar buz gibi oldu.
Kış erken geldi sanki?
Paltolar dolaplardan çıkıp,
Giyim için hazırlandı.
Kombi bakımları yapıldı.
Küçük çocukları olanlar,
Kombileri açtı.
Bak yine bir ay bitip
Yeni bir aya giriyoruz
Ekim nasılda gitti
Kasım gelince
Seviçle karışık hüzünlü
Bir ay
Bak buda bir can
Doğar gelir dünyaya
Her canlı gibi içi dolu heyecan
Hayat sürmek yaşamak için
Madem ki geldi
Kaç gün
İster dört
İsterse ondört gün
Fakir yemeğiydi kuru fasülye.
Şimdi lort olmuşlar geçti köşeye.
Herkes sırtını vermişler devlete.
Ye babam yiyin kimin neyine.
Patates beş lira oldu dedin he?
İsterse onbeş olsun peh kime ne.
Bunlar daha neki ibze az bile.
Böyle yan gelipte yatan millete.
Vurma be !!!
Senmi verdin onun canını.
Başın göğemi erdi?
Boyunmu uzadı?
Dökünce onun kanlarını.
Bu dünyada varmı?
İnsanlar kadar acımasız !!
Aynı zamanda cani !!
Basar tetige kimseye,
Kuru dallara tutunup
Yeşermeye çalışma
Yeşeremeyip üzülürsün
Boşuna zaman harcamış olursun
Gördüğün her dala
Bel bağlama
Kendine göre dal ara
Her baharda eşeklerde değiştirir tüğünü.
Ama hiç görmedim huylarının değiştiğini.
Senelerdir ben onları tanırım
Her gün arpayla besle,gül suyu ile yıyka
Noldu o eski komşular
Fatma ablalar
Ahmet amcalar
Ve her çeşit kuşlar
Ben onbeşinci son kattayım
Tepemize hep
Martılar sıçar
Eskiden çatılar
Serçelerin mekanıydı
Yuva yaparlardı
Kremitle çatı aralarına
Cıvıl cıvıl sesler vardı
Oralarda yavrularını
Saklardı
Güründen hareket
Yoldan geçerken
Tam akşam üzeriydi
Güneş batarken
Objektife takıldın
Resim çekerken
Senin başın çok
Dumanlıydı
Erciyes
Geride kaldı.
Kaldı ama,
Hafızalarda çok hasarlar bıraktı.
Epey sancılı geçti
Ama inşallah
Nisan ayı güzel olacak
Martta olan bütün sancıları
Dindirecek
Ve o güzel yüzleri güldürecek.
Her tarafta çiçekler açtı bak.
Eskiden ağzı olan gonuşurdu
Şimdi her tarafından konuşanlar moda oldu
Çıkıyo birileri kuraklık olcak ,barajlar kuruycak
Elektrik kesilip heryer karanlıkta galacak
Doğu batı cayı cayı yanacak
Sanki ermiş adama bak
Bir evim olsa
Merkez dışında
Gazdan,tozdan,sitresten,gözden uzakta.
Havası suyu hayat yaşantısı
Mükemmel olsa
Önünde küçük bahçesi
Her taraf cığıl cığıl serçe sesleri
Çok büyük olmasında
Etrafı çevrili.
Bu dünyaya geldimki bende yaşayım.
Benimde herkesler gibi yaşamak hakkım.
Sadece işimi bildim birde ahırım.
Bizide bir canlı diye yarattı Tanrım.?
Sabah namazında bizi alıp gittiler.
Günlerce tarlaları sabanla sürdüler.
Arkadan modullu meses ile dürttüler.
Tohum ekmenin zamanı geldi sanırım.?